Yazın(edebiyat) dünyasında en önemli eleştiri konuları, sanat, sanatçı ve eser eleştirileridir. Bu durumda eleştirmen de aslında bir sanatçı konumundadır; çünkü onun eleştirisi de bir okuyucuya hitap edecektir. Bu bakımdan eser, sanatçı, eleştirmen ve okuyucu arasında sıkı bir bağ vardır.
Ancak eleştirmenin görevi sanat eseri yaratmak değil, yaratılmış eseri bütün yönleriyle incelemek, eseri hem kendi okurlarına hem de o eser ve sanatçıyla ilgilenen okurlara daha iyi tanıtmaktır. Bu görevinden dolayı eleştiriciye çok büyük görev düşmekte, aynı zamanda çok da büyük sorumluluklar üstlenmektedir.
Her şeyden önce eleştirici objektif olmalıdır. Kişisel kurallara ve ilkelere bağlı olan, öznel ve önyargılı davranan bir eleştirmen objektif sayılamaz. Zaten çok çok öznel, çok çok ön yargılı bir eleştirinin sanatsal, edebi bir değeri de yoktur.
Eleştirmen ele aldığı konuyu “iyi-kötü, önemli-önemsiz, olumluluk-olumsuzluk, kuvvetli-zayıf, öznellik-genellik” gibi karşılaştırma ve ölçütlerle geçmiş- gelecek boyutunu da dikkate alarak eleştirmelidir.
Bir sanat eleştirmeni, eleştirdiği eseri, sanatçısından daha geniş boyutta düşünen, sanatçısından daha çok yaşayan insan olmalıdır. Eleştirmen eleştirdiği konu üzerinde çok çok araştırma ve inceleme yapmalı, çok geniş bilgi ve birikim sahibi olmalıdır.
Eleştiriler dar çerçevelerde, dar bakış açılarıyla yapılmamalıdır. Sanatçının yaşadığı, sanat eserinin yazıldığı dönemin koşulları dikkate alınmalı, pisik-sosyal özellikler de dikkate alınarak çok yönlü ölçütler oluşturulmalıdır. Zaten eleştirmenin asıl görevi de kritik yapmaktır. Bu yönüyle eleştiri, bir bakıma kritik yapma demektir.
Eleştirmen eleştirisini yaparken şu bakış açılarını da dikkate almalıdır. Hiçbir şey mükemmel değildir. Her eserde ya da eleştiri öğesinde bir eksik vardır. Kusursuz olan, gerçek olandır, doğal olandır; eser ise gerçeğin veya doğalın bir taklididir.
Doğal olan, gerçek olan şey, hissedilen bir duygu, çekilen bir acı, duyumsanan bir haz, zihinde oluşan bir düşünce … dir. Eser, bu gerçeklerin, bu doğallığın resimle, müzikle, şiirle… vb. yolarla yansıtılmasıdır, ki çoğu zaman bunu sanatçının kendisi bile tam olarak yansıtamaz. Bir eserin başarısı da bu doğallığın, bu gerçekliğin ne kadar yansıtıldığıyla ilgilidir.
Sanatçı, yalnız kendi eserinin yaratıcısıdır. Her eserden daha güzel bir eser, her sanatçıdan daha başarılı bir sanatçı vardır. En büyük sanatçı da doğanın, doğalın kendisidir; insan ise doğanın ve doğalın bir taklitçisidir. Enginarı çok güzel resmeden bir ressam, o resme asla enginar lezzetini veremez!
Sanat, soyut ve göreceli ise, sanat eseri de soyut ve görecelidir. Eleştirmen, herhangi bir varlıktaki algılanan güzellikle, algılanabilecek güzelliğin farklı olabileceğini dikkate almalı, aslında yaptığı eleştirinin de eleştiriye açık olduğunu unutmamalıdır!
Mehmet KIYAK
Eğitimci
Kayıt Tarihi : 25.12.2005 12:29:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmet Kıyak](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/12/25/elestiri-uzerine-bir-elestiri-2.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)