Bir gün bir prenses bir sarayda uyuyordu.
Ve Bu saray kırk yıldır içten içe yanıyordu.
Sarayın karşısında yemyeşil sonsuz orman,
Kuşlar cıvıl cıvıl, sincaplar daldan dala,
Bülbüller gülden güle, geceler günden güne,
Mahluklar külden küne, teşbihler dilden dile,
Kah bir tavus tezesinde bayramlık giyer gibi,
Kah kelebek kanadında uşşakın virdi gibi,
Kah dünyanın neşesi kah künhün derdi gibi,
şelaleden düşmüş damla, kah dibi deryaların,
bir besteyi aşktır bazen, ya enini sevdaların,
yıllanmış bekleyişidir karşısında aşıkların,
bir çıkıverse dildarı alem içinden yangınların,
sonsuz bir cennet idi bir ucu ormanların,
Hüri gılman bekliyordu yolunu sultanların.
Uyuyan prensesin aşkı uşşaka neşeyi hayat,
Onun adı dillerde ya bir feryat, ya bir evrad,
Muştuyu cennet nasıl ki temini bekadır,
Hara düşen bülbül gibi beklemek sezadır,
Beklemek maşuku “bezm-i elest’e” vefadır.
Kayıt Tarihi : 17.12.2013 00:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!