İstanbul Balıklı Rum Hastanesinden içeri
Bir yaşlı kadın girdi, üstelik Rum, adı da Eleni
Girmiş vakt-i zamanında, zaman-ı mekana
Üzerinde beyaz esvaplar, maruzat verir doktora
Hazır, bürülmüş, kapıda kefen beyaz
Ama Eleni, ama Eleni dimdik ayakta hele telli saçları
Penceresine konan kardan serçe kuşları
İstanbul Balıklı Rum Hastanesinin koridoru uzun uzun
Belli ki ömür burada kıssadan uzun
Koridorlar, koğuşlar dökmüş saçlarını tel tel
Eleni, Eleni sırma saçlarınla olmuşsun şimdi kel..
Dudaklar büzülmüş, bel egilmiş, göz torbalı
Eleni'nin kalbi hala onsekizinde olmalı
Kimler geçti bilirmisin surlar içinde bu hastanede
Kiminin arkada gözü, kiminin Eminönü'nde
Kimi bıçak sırtında, kimi bıçağın altında
Kimi geçim derdinde kimi kaybolan zamanda
istanbul Balıklı Rum Hastanesinin bahçesinde güller açtı
Kaldırdı eleni ellerini, tanrıya açtı
Çamlar açtı, kavak açtı, duvar açtı ellerini
Yalvardı tanrıya kurtar diye beni...
Aksanı İstanbullu Balıkçı Hayri'den ögrenmiş
Rastgele demeyi hüznün sümbülü Eleni
Hep yedi tepe derdi, derdim de olsa yedi tepe
Sonunda gözlük takıldı, gözlüksüz mavi gözlere.
Balıklı Rum Hastanesinde bir kız yatar
Üstelik Rum adıda Eleni
Mavi gözleriyle, sırma saçları, ince belli Eleni
İstanbul'un arka sokaklarını, lüks restorantlarını
En iyi o bilir, ondandır ayağının kırığı
En fazla iki gün durdu hastane loşunda
Yeni loş duvarlar arasında kayboldu zannımca
Silivrikapıyı bilmezdi, edecek kalıcı mekan
Ne dost kalacak çevreden, ne de serv-i revan..
Kayıt Tarihi : 24.10.2001 15:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!