Bir süre sonra, insanlar pekde umrunda olmamaya başlıyor. Kimin ne düşündüğünü ne yaptığını umursamıyorsun bile, yorulunca kendi kabuğuna çekilip, o küçük dünyanda yalnız yaşamayı öğreniyorsun artık.Gözyaşını kendi ellerinle silmeyi, ve derin hüzünleri tek başına atlatmayı öğrendiğin vakit, birdaha kimseye ihtiyacında olmuyor.Siz buna yanlızlık diyorsunuz, ben ise huzur.Eğer hala yüreğinizde bir ağrı hissediyorsanız, değerini bilin. Sezen dinleyin, Ahmet dinleyin, sigara yakın, dolsun gözleriniz, silmeyin.. Unutmayı düşünmeyin bile, sarılın acılarınıza. Gün gelir, sığınacak bir acınız bile kalmaz. Benim gibi.. Neden mi anlatıyorum bunları? Ben artık hiçbir şey hissetmiyorum. Ne sevgi, ne de nefret.. Ben de umutluydum, çok güzel hayallerim vardı. Hepsi kursağımda kaldı.. Çok uğraştım iyi bir insan olarak kalabilmek için, olmadı.. 'Kimi sevdiysem bana düşman oldu' diyor ya şair, aynen öyle. Umut dolu uyandığım her yeni gün, bir şeylerin yoluna girmesini beklemekle geçti. Eksildim, azaldım, tükendim.. Her şey daha da kötüye gitti. İçimden ne geliyorsa yazmak istedim her seferinde. Yazamadım.. Hayata olan kırgınlığım, kelimelerle anlatılmayacak kadar büyüktü.. Eğer hala yüreğinizde bir ağrı hissediyorsanız, değerini bilin. Ben artık hiçbir şey hissetmiyorum..
"Herkes yaşlanır, bense eskiyorum."
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta