Seferberlik başladı güzel ilimde
Ezrail can alsada okuyacağım
Elazığ'lım okuyor şarkı dilimde
Yaşım yetmiş olsada okuyacağım.
Kızı öğretmen olmuş anne okuyor
Harfleri defterine sanki dokuyor
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Dedemin yani dolayısıyla benimde memleketimdir Elazığ koca antoloji'de bir Cengiz Özkan bilir aslen aslen aslen Elazığ'lı olduğumu. Değerli valimizin bu duyarlı davranışını kutluyor gakkoşlar diyarına sonsuz sevgilerimi yolluyorum. Gül Doğan
Merhaba İlimiz Elazığla hemşerilerimiz Elazığlılarla ve sizin gibi saygıdeğer insanlarla gurur duyuyorum.Sayın Elazığ valisinin böyle güzel bir sloganla başlattığı bu hayırlı teşebbüsünü duymuş çok sevinmiştim .Her zaman övündüğüm tek bir şey vardır gerçekten Elazığlı okumayı sever ve okumanın yaşı olmadığı gibi zamanı da önemli değil oku da hangi yaşta ve nerede olursan ol demek lazım size teşekkür ediyorum ,ayrıca tebrikler ve diyorum ki böyle valilerin elleri öpülmez mi selamlar.
TEBRİKLER, SEVGİ SAYGI VE SELAMLAR.
GÖNLÜNE SAĞLIK. EĞİTİMLE İLGİLİ KONULAR NE GÜZEL. 100 PUAN...
Cahelete darbeyi, vuran Elazığ,
Anarşi karşısında, duran Elazığ,
Doğuya medeniyet, sunan Elazığ,
Senin için olsada, okuyacağım.
Güzel bir anlatım ve harika bir şiir yüreğiniz dert görmesin Saygılar...
teşekürler bu güzel duyarlığınızadan dolayı
bir şiir tadında bizelerle paylaştığınız bu güzel olayı ancak bu kadar güzel anlatılabilir tebrikler kaleminiz daim olsun selami bey
Anlamlı tplumsal kalıcı bir eser kutlarım ustat saygılarımla
Tüm Türkiye'm okusun...Bu anlamlı şiirinizi yürekten kutluyorum. Selamlar...
Ülkemin Güzel İllerinden Bir Tanesi Elazığ'a Selam Olsun...Kutlarım Şairi...
Bitimsiz Sevgilerimle...
kalbinize sağlık hocam güzel dizeler
tebrikler saygılar
Güzeldi beğeniyle okudum.Yorum yapmadan sayfamdan sayfanıza bir öykü taşımak istedim.
Saygılarla
*(Ci) Vitamini Öykü*
Elindeki gazeteye dakikalarca baktı genç kadın. Renkli resimleri okşadı tek tek, yazıların üzerinde gezindirdi parmaklarını, yumuşacık dokunuyordu kadın gazete satırlarına. Sonra derin bir iç geçirerek neler yazıyordu şimdi bu satırlarda kim bilir neler diye düşündü. Kızı okuldan bir yazı getirmişti, yazıda Açev’in okuma yazma bilmeyenlere okuryazarlık kursu açtığı ve bu kursa katılanlara okuryazarlık belgesi verileceğini üstelikte bu iş için herhangi bir ücret alınmayacağı yazılıydı. Açev ne demekti acaba hiç bilmiyordu ki Fidan, nasıl bilsindi,nereden bilsindi ki,bildiği tek şeyse okuma yazma öğrenmeye gideceğiydi genç kadının. Çocuğuyla birlikte aynı okula gidecekti belki yaşı da otuz’ u geçiyordu ama olsundu buna razıydı içindeki okuma sevdası hiç sönmemişti hala alev alev yanıyordu. Bu sevda için yapmayacağı şey yoktu. Üstelik izin de almıştı kocasından hatta biraz da kavga etmişti ama değerdi doğrusu. İçindeki sevda kocasına galip gelmişti.
Bir hafta sonra kurs başlamıştı bile.Kurs öğretmenleri Ayten Hanım yeni emekli olmuş memurlardandı. İlk görüşte kanı ısınmıştı Ayten öğretmene, öğrencilerine sevgiyle bakıyordu, gözlerinin içi gülüyordu sanki Ayten’ in, çok da sabırlıydı üstelik yumuşacık anlatıyordu her şeyi.
-Bakın sevgili öğrenciler bunun adı(Cİ) hadi hep beraber (Ci) sesi çıkaralım ama siz buna (Ce) derseniz yanlış öğrenirsiniz. Sakın (Ce) diye okumayın.
Ayten öğretmenin anlattıklarını beynine, gözlerine, kalbine tüm duyularına nakşediyordu Fidan. Bu sevda bitmezdi fidanda. Hiç bitmesindi hem de.
Gidememişti okula daha doğrusu gönderilmemişti köy yerinde. Tarlada çapada çalışmış ev işleri dantel örmeyi, ekmek yapmayı birde sarı kızı sağmayı çok iyi biliyordu ya bunlar bir kadın için yeterliydi, öyle demişlerdi büyükleri kendine.
Evlendikten sonra çoluk çocuğa karışacak baba evinde yaptığı işlere kocaya hizmet, çocukların bakımımda eklenecek o da tıpkı anası gibi genç yaşta kamburlaşacak, elleri nasır tutacaktı. Bu yazgıyı değiştirmenin imkânı var mıydı acaba? O da biliyordu aslında kaderine razı olacağını. Bu kadere razı olmalı mıydı, yoksa sevdasının ardı sıra koşmalı mıydı? Koşmuştu genç kadın alabildiğince koşmuştu, değişecekti kader, değişmeliydi artık. Ah! Bir de şu (Ci) yi anlasaydı ya ne iyi olurdu.
Kurs çıkışında ilaç alması gerekiyordu genç kadının, yol üzerindeki bir eczaneye girerek, eczacıya doğru
_(Ci) vitamini almak istiyorum dedi.
Eczacı vitaminlerin olduğu raftan bir kutu (C) Vitamini alarak genç kadına uzattı, şaşırmıştı Fidan, öğretmenin dedikleri geldi aklına ve ben (Ci) vitamini istiyorum diye yineledi.Eczacı büyük bir sabırla ona okunuş sesinin(Ci) olduğunu ve vitaminin adının(C) olduğunu anlattı.Şimdi ne yapsındı Fidan, kafası karışmıştı bir kere.Bir ilaca baktı,bir eczacıya.
-Ama bize Ayten öğretmenimiz sakın ona (C) demeyin (Ci) demeniz gerekiyor dedi.
Bu sefer şaşkınlık sırası eczacıdaydı, bir süre şaşkın gözlerle baktı ilaç kutusuna ve genç kadına dönerek,
-Öğretmeniniz çok haklı, buyurun (Ci) vitamininiz diyerek kutuyu Fidana uzattı. İçi rahatlamıştı artık genç kadının, doğru ilacı alabilmişti nihayet. Hele birde okumayı iyice öğrenince neler neler yapabilecekti kim bilir.
Pınar Atay
8.6.2008 Gaziantep
Bu şiir ile ilgili 48 tane yorum bulunmakta