tren yolu kenarında iri yapraklı, güçlü duruşlu
damarlarında süt dolaşan bir ağaç…
kökleri rayların altındaki toprakta kalmış
trenler geçtikçe gün gün üstünden
akıttıkları yol sevdası sızmış yüreğine…
gel gör ki, ne kökleri uzanabilir rayların devamına, ne de dalları...
kısık gözleriyle geçip giden trenleri seyrederken
uzakları düşünür olmuş usul usul
yol hayalleri kurarak orada kalmaya dayanmaksa çok zor
bir çıkar yolu olmalı bunun…
trendeki yolculara masal anlatsa nasıl olur meselâ
yanından geçtikleri dar zamana sığdırıp
şöyle bir savursa yapraklarını, “yol” dese
şöyle bir mânâlı bakış fırlatsa, “aşk” dese
şöyle bir çekse kendini, “hayat” dese adına...
içlerinden tek yolcu bile ağacın salınımında
kendi öyküsünü yakalarsa
ve ağaç, onun imgeleminde kalabilirse rayların devamında
artık, ağaç da var olmaz mı o yolculukta...
aynur uluç
lacivert / ekim 2005
Kayıt Tarihi : 2.6.2005 14:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Aynur Uluç](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/06/02/el-sallarken.jpg)
Ama yalnızlığımızın üç anahtar sorusu için-yol,aşk, hayat- bilmem onların -ağaçların, taşların, yıldızların ve herşeyin-sinelerinde cevap bulunuyor mu..
Onları dinlemek lazım..
ağacın esintiyle dansının dilini çözmek mesela...
Bazan kaybettiğimizi sandığımız şeyin avucumuzıun içinde duruyor olabileceğini söylüyor BORGES
Büyük büyük atalarımızın, şimdi bize fazlasıyla romantik gelen, bu inancından tümüyle vazgeçememiş görünüyoruz. En azından onlara insan duyguları yükleyerek kısmen tutunduğumuz açık.
Yazarı şiirimsi dediği için biz de şiirimsi diyelim, bu çalışma öylesine başarılı yüklemiş ki, ağacın yalnızlığı, çaresizliği, umutları ve düşlerini büyük bir kederle algılamamak olanaksız.
Onu kendimizden biri saymamak.
Ya da kendimizi o ağaç sanmamak.
'.. Kökleri rayların altındaki toprakta kalmış. Bu yüzden her geçen trenin akıttığı yol sevdası sızmış yüreğine... '
Sebep gösterişin güzelliğine bakın şimdi bu ifadede.
Ve son paragraf:
İçlerinden bir yolcu bile, ağacın salınımında kendi yol öyküsünü yakalarsa ve ağaç onun düşüncelerinde kalabilirse eğer rayların devamında; artık, o da varmış gibi olmaz mı o yolculukta? .. Gün gelir, kendisi de inanmaz mı hatta yol aldığına? ..
İnsanlığımızın açılımını yapıyorlar.
Baktığı gördüğü, gördüğü baktığı yerler o varlıklı gönülle ayrıcalıklı bir anlam kazanıyor.
Tren Yolu Kenarındaki bir yalnız ağaç kaç kişi tarafından böyle algılanır?
Yazanlar işte böyle insanlığın temsilcileri oluyorlar.
Tanrıya bir ibadet şekli bu.
TÜM YORUMLAR (13)