Eksik İmlaların Defteri”
İmlası bozuk kelimelerden doğma şiirlerimi döktüm yollarına.
Kimi yerde virgül düşmüş,
kimi yerde harfler kanamış,
kimi yerde nokta koymaya elim varmıyor.
Belki de senin gidişin yüzünden hiçbir cümlenin sonu gelmiyor.
Yollarına bıraktım hepsini…
Adımların değsin diye,
bastığında belki fark edersin diye.
Ama insan, önüne serilmiş kelimelere bakar mı hiç?
Gözünü yere indirse, kalbine bakmaktan korkar çünkü.
Sen de öyle yaptın.
Yürüdün, geçtin, belki bir heceyi çiğnedin.
Belki de hiç duymadın kırılışını.
Şimdi sana soruyorum:
Gelecek misin? Bekleyeyim mi?
Yoksa her dizenin başına bir düş kırıklığı ekleyip
toparlayayım mı hepsini?
Çünkü beklemek de ağır,
umudu kesmek de.
Birini seçmeden yaşayamıyor insan,
ama seçtiğinde de yarısı hep eksik kalıyor.
Ben seni beklemenin ne demek olduğunu öğrendim.
Beklemek, saati kurmak değilmiş,
gözleri aynı noktaya dikmek de değil.
Beklemek, içini susturmayı bilmekmiş.
Her kapı çaldığında kalbini hoplatıp,
sonra kendi kendine tokat gibi geri dönmekmiş.
Geceleri defterimi açıyorum.
Her satırda imla hatası var.
O hatalar, aslında benim hatalarım.
Birini fazla sevmek,
birini hiç sevmemek,
birine inanmamak…
Ama sana hep inanmak.
Buna da hata diyelim mi?
Belki de şiirin en doğru yeriydi o.
Sen bilmezsin…
Ben seni yazdıkça harflerim bana küser oldu.
Kalem elimde titriyor,
kâğıt benden nefret ediyor.
Ama ne yapsın, alıştı bana.
Benim en doğru cümlem bile hep sana çıkıyor çünkü.
Bir gün döneceksin diye saklıyorum her satırı.
O gün geldiğinde önüme koyacağım defteri.
“Bak” diyeceğim,
“işte senin için yazdığım yanlışlar bunlar.”
Sen güleceksin belki,
“Burada ‘bekliyeyim’ yanlış yazılmış” diyeceksin.
Ben de diyeceğim ki:
“Yanlış değil, eksik…
Çünkü seni beklemek eksikliktir zaten.”
Belki de hiç gelmeyeceksin.
Biliyorum, bu ihtimal her ihtimalden daha ağır.
Ama ben yine de sana yer ayırıyorum masamda.
Bir bardak çay,
bir boş sandalye,
ve önünde okunmamış şiirler.
Belki bir gün dönersen diye.
Gelecek misin, söyle?
Yoksa ben mi kapatıyım defteri?
Her dizeyi birer damla düş kırıklığına çevirip
kaldırayım mı sandığa?
Kaldırayım da kimse görmesin,
kimse okumasın,
kimse senin kadar dokunamasın onlara.
Ben bazen düşünüyorum:
Şiirlerim sana varamayacaksa,
kime varacak?
Kim okuyacak bozuk imlaları?
Kim anlayacak bu kırık cümleleri?
Kimse yok.
Benim dilimi yalnız sen çözebilirsin,
çünkü senin sessizliğinle yazıldılar.
Ve işte bu yüzden,
sana son kez soruyorum:
Gelecek misin? Bekleyeyim mi?
Yoksa benden sana kalan tek şey,
yanlış yazılmış bir kelimenin
doğru acısı mı olacak?
Hüseyin Erdinç
Kayıt Tarihi : 8.9.2025 21:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!