herkes bir mum ile kapıma geldiğinden beridir
elem yüklü o yeşil evde bir ölüye pervaneyim
dönerim levhaya susan yüzümün esrarında perde!
anlarım ki o kusur tende ben dilimin eksiğiyim
galib'in nefesinden gül okusa bana şeyh'im
Sokakta karşılaştım.
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.
Devamını Oku
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.
Düştüm sevda yoluna
Akan seller gibiyim
Çöllerde ormanlarda
Esen yeller gibiyim.
F.K.
Bu sevda başka sevda
istesen silemezsin
yüreğin lime lime
olmadan bilemezsin
F.K.
'galib'in nefesinden gül okusa bena şeyh'im' 'bena' sözcüğü neden (bana)değil de bena yazılmış? Anlayamadım.
çok içten anlamlı güzel bir çalışma
Şairimiz şiirinde iç döküşlerle hali izhar etmeye çalışmış,fakat Ulvi terimleri reklam tabelası gibi kullanmakla,betimlemeler aslına muvafık düşmediği gibi anlatımda zayıf kalmış.Kendisi için kullandığı pervane betimlemesi şiire denk düştüğü gibi.Kişinin eksikliğini anlatması açısından da,önemli bir gerçeğe parmak basmış.
Çünki pervane sineği ,her gördüğü ateşe semazen olup, çevresinde dönerek yanmayı maharet sanır.Bizelere ta çocuklatan cısı öğreten analarımız ve babalarımız ,bazen sobaya elimizi dokundurarak ateşin yakıcılığını ve yok ediciliğine öğretmeye çalışmışlardır.Demek ki bizler iyi bir öğrenci olamamışız.Hala çocuk kalmışız.Bence pervane olmaktansa bir cam parçası gibi ayna olmak daha akıllı bir yaklaşım.Ne demek istediğimi aşağıdaki dizemle sanırım daha iyi anlıyacaksınız.Şairimizi vermiş olduğu emekten dolayı tebrik ediyorum,
İfrat ve Tefrit
Işığa üşüşen, pervane gibi
Ateşi; Nur sanır, kavrulur bilmez!
Jokeji düşürmüş, rahvane gibi
Akıl kulvarından, savrulur bilmez!
Akıl mizanıyla etmezse karar
Kalbi zuhuratta, keramet arar
Bezm-i hilaf olur,sağlanmaz yarar
Hakaik-i haktan,ayrılır bilmez!
Akıl ve kalb ile, yoksa izdivaç
Vesvese, taassub, sergiler mizaç
Nefsinden gayrıya, duymaz ihtiyaç
Tefrit çukurunda, eğrilir bilmez!
İstihab haddinde, tanımaz sınır
Fazla yük sarmayı, hamaset sanır
Menzile varmadan, yolda tıkanır
İfrat tümseğinde, devrilir bilmez!
Bana göre de birşeyler eksik bu şiirde.Umarım şair bu eksikliği bulmaya muvaffak olur.
sevgili kardeşimiz Veysi bey 2008 yılında 'Şimdi Terk Edin Çadırımı' dosyasıyla Yaşar Nabi ödülüne layık görülmüş..
dosyanın içindeki en önemli lakırdılarının
'şimdi hangi dilde konuşsam
tanrının huyuna uymaz kelimelerim'
ve
“çünkü siz bilmezsiniz
dilini incittiğiniz o kadınlar
doğu’nun unutulmaz incileridir!”
olduğu belirtilmiş..
toplumsal olayları,meseleleri ve konuları tanrı ile ilişkilendirip ajitasyon yapmayı hep sevimsiz bulmuşumdur..
popülizmin böyle bir dönemi hala devam ediyor ülkemde ve bu şiirden onlarca yüzlerce ve binlerce var piyasada..
evet..şiir fakat hepsi bu kadar..
sanki mevlananın, mevleviliğin ve bu düşünce ve inanca dair anlayışlar ele alınmış.. mevlanaya toplumun bakış açısının yüzeyselliğinin bir sorgulaması da yapılmış..
öykündüğü tarz içinde bir klasmana tabi tutulsa bile, yine de zayıf bir şiir...bir hiç demiyorum ama zayıf bir şiir bana göre..emeğe saygılarımla
Güzeldi ya Hû!..
herkes bir mum ile kapıma geldiğinden beridir
elem yüklü o yeşil evde bir ölüye pervaneyim
dönerim levhaya susan yüzümün esrarında perde!
anlarım ki o kusur tende ben dilimin eksiğiyim
galib'in nefesinden gül okusa bena şeyh'im
duyamam, vezirim öldü her söze kötü bir vecizeyim
bileyin beni kalplerin sınandığı o veda suyunda
kör edin! ben ki kaf'ın kamburunda unutulan yetimim
gittim, kendimi ölülerle terbiye edip geldim
kadife bir kılıca verdim tenimi işte ben dedim
herkesin günahını bıraktığı bir lekeyim bu yerde
levhaya susmuş eksik bir beden ile kime geldim
nerde dilin, nerde tenin, gözlerin nerdedir deme!
çıkamam kendimden ey şüphe aynalara giderim!
KUTLARIM. 10puan+Tüm Şiirleriniz Ant.
Bu şiir ile ilgili 41 tane yorum bulunmakta