Bastille İsyanı'nın ruhuydu Marat!
Saint Just, acele çekilmiş bir silah.
Robespierre;
Başı giyotin sepetine düşen cumhuriyet.
Yirmibirinci yüzyılın şafağından ne söylenebilir ki Onlar'a?
Sonsuzluğa uzanan bu siyah çölde
Zehirimi tadacak yeni kurbanlar arıyorum.
Ruhumdaki bu anlamlandıramadığım açlık
Gün geçtikçe artıyor.
Hayatı benim için
Deneme tahtası haline getiren şey neydi,
Söylencelerle dolu bu eski mezarlık
Homurdanıyor şimdi.
Gömüldüğü sessizlik kuyusundan çıkıp.
Sisin içinden yaşlı süvariler beliriyor
Kan elbiseleri ile.
Kiminin sırtında mızrak,
Romantizmin canı cehenneme.
Kazanova it soyu.
Sürrealizm irrasyonalizm vs.
Hepsi şeytana havale.
Burjuva entelijansiyasını kendi iç dünyasının
Antagonist metaforları ile başbaşa bırakıp
Titretebiliyorsak bugün hala
Emperyalizmin yılan dolu kalelerini,
Direnebiliyorsak yani
Tüm işgallere inat.
Ayaklanabiliyorsak her daim
Bu kadar zor, bu kadar kolay.
Son bir kulaç attım,
Okyanusun azgın dalgalarına karşı.
Ama boşuna,
Artık gücüm kalmadı.
Ansızın beliren anafor,
Bir anda kapsıyor beni.
Yolcu edenim olmasın.
Karşılayanımda.
Vakit, tankızıllığında.
Şakası yok, düşü yok.
Geçmişi hiç olmamış geleceği yok.
Hikayem bir reddiye manifestosu.
Herkes dikenlerimden yakınıyor.
Kan revan içindeyim Kaptan!
Ama herkes,
Tenimin rengini kırmızı sanıyor.
1-Başkent Ankara:
Dilim varmıyor ama,
Hiç te iyi şeyler düşünmüyorum
Senin hakkında.
2-İstanbul:
Yüceltiyoruz birilerini sürekli,
Tanrılaştırıyoruz.
İki sonucu oluyor bunun:
Bir;
Siliyoruz diğerlerini,yokediyoruz.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!