Yorgun akşamlara
sığdıramadıkları
telden yapılmış
oyuncakları da vardı,
oynayamadıkları!
Eski bir çoraptan
hazırlanmış sahte
bebekler!
Birlikte kaşıklanırdı
ortaya konan tarhana çorbası.
Dayanmak güçtü bulgur pilavına.
Hele yanında
bir de ayran da varsa.
Ayrılık bilmezdi onlar.
Dede, nine. Anne, baba.
Beraber yaşarlardı
aynı çatı altında.
Aynı dertler, aynı sevinçler
zahmetler birlikte karşılanırdı.
Gurbet hasreti yaşanmamıştı.
Köylerine gelmemişti.
Bilmiyorlardı televiyon
nasıl birşey!
Masanın üstünde duran
merakla alınmış bir
radyo vardı sadece.
Ajans saatlerine ayarlanmış.
Bir de bazı akşamlarda
anlatılan masallar.
Kimdi bunlar tanımazlardı.
Birlikte kalırlardı kardeşiyle
aynı odaya serilmiş
yer döşeklerinde.
Zaten başlarını
yastığa koyduklarında
çoktan uyumuş olurlardı.
Bazen ninelerinin
anlattığı masallar,
bazende bayramda alınacak
potinleri düşleyerek.
Ertesi güne sarkan
telaşları da vardı onların!
Daha sağılmayı bekleyen inekler,
Kümeste bağırışan tavuklar vardı
Damlar temizlenecek,
süt ve yumurtalar satılacaktı.
Açılması gereken
Rızk kapısı vardı, tanyeri ağarmadan!
Yoğrulmayı bekleyen un,
yakılmayı bekleyen ateş vardı.
Bunlar düşünülürdü, düşünülürdü de
dünyaları bu kadardı!
Eskiden yaşanırdı
bu tatlı telaş.
Eskiden bir can vardı
Milletin efendilerinin
yaşadığı bu köylerde.
Kayıt Tarihi : 25.11.2006 08:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
kutlarım.
saygılarımla.
Yüreğinize sağlık...
Duygularınızı çok güzel aktarmışsınız...
Kutları...
Saygılarımla,
Celil ÇINKIR
TÜM YORUMLAR (2)