Köleci sistem öncesinin (El öncesinin) meşrulaşma derdi yoktu. El, ilahi olmayan bir meşrulaşma şekliydi. İlahi olmayan anlatımlara izah olma şekliydi. Kaos ve kavga buradan çıkıyordu. İlahların oluştura geldikleri gelenek tutumların meşruiyet olduğu, El karşısında göze sokulur olmuştu. El de işte bundan; kendi meşruiyetsizliğinden rahatsızlık duyuyordu.
İlahi durum karşısında El, kendisini meşru etmenin gayret ve hünerini sergiliyordu. Bay erki dediğimiz ilk El hünerli mülkiyetçi parça oluşumların her bir El'i, kendisine farklı seslenilen El'lerdi. Söz gelimi Awram'ın El'i, Awram'a; "Ben El Şadday" diyordu.
Ve hemen sahiplik sıfatını vurguluyordu. "Dağlar sahibiyim (Tanrısıyım)" Çoban mesleği için hayli etkili bir sahiplikti. Dağ sahibi olma nedeniyle çoban Awram üzerine bir etki ve alan basıncı olmaktadır. Awram'da kendi mal-mülk sahipliğini, çevresindeki hizmetçi, asker, çoban ve aile efradına izah etmenin gayretindeydi.
Awram da kendi meşrulaşmasını El sahipliğinin, Awram'a el uzatmasında buluyordu. Birkaç kez yolda ve rüyasında; en son Hebron'da Awrama görünen sahip El Şadday'dı. El Şadday anlatımı Awram'a meşrulaşma oluyordu. Awram El Şadday üzerinde yaptığı ile yapacağı ile kendisini çevreye ihale edip; El Şadday’la tapu tescilini damgalıyordu.
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum