'ehvenişer Şiiri - Bünyamin Tumlukolcu

Bünyamin Tumlukolcu
64

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

'ehvenişer

Sırası mı mehtabın yahut uzaya yıldız serpiştirmenin
Birden geldi yağmur yüklü gemiler
Beş parasız, tütün acılığında dil
Ve beklerken Kamana Pontika kentinden son şiiri

Birden oldu her şey/dökülüverdi dudaklarımdan
İran'da bir kızın Azeri ağıdı misali
Zephyrion'du acıya vücut giydirmiş kent
Patika yollarında Hamamizade İsmail Dede Efendi çalınmadığı vakitte

- Güneşin doğmasına ne kadar kaldı?
-Nereden baksan Semerkand'tan Mersin Limanı'na arşın hesabıyla ...

Bir kadın vardı aynı yüzyılda kimlik taşıyan
Çıktığı vakit sokağa
/ "gülümseme kantosu" eşlik ederdi /
Güneş mızrak boyu yükseldi ise bir de
Anadolu sokaklarında şairler türerdi saf saf

Yasaklı sevişmelerden soluk soluğa çıkıp
Sahil boyunca düşünmediyse
Basmakalıp düşüncerden bir şilep sesi uyandırmadıysa
Sessizlik makamına gelmedi ise
Artık çay vakti gelmiştir/güneyden gelen göç kadar kara

Harp kaldırımında aşk dizelerini karalamalı insan
Sustalı bir bıçak taşıyan onbeşlik çocuklar kadar hırçın
Jön Türkler'den kalma atılımcılığıyla
Fakat ezmeden Halife'yi de
Notre Dame'da yeniden kambur olmak gereksiz
Yel değirmenine savaş açmakta örneğin;
Yersiz !
Harp kaldırımlarında aşk dizelerini karalamalı insan

Ne vardı yani geceleri uyumadıysam
Felsefe okuyup, iktisat çalıştıysam
Şiir yazıp,bolca tütün içtiysem
Benim suçluluğumda envarül aşikin'de geçer mi ?
Nuh'un Ham'a bedduasını taşıyor insanlığın yarısı
Ne vardı yemek yemeği unuttuysam
İstibdat rejimi sarkaçlı saat gibi kıyameti getirirken
Sessizliğimi idam mahkumiyetine çarptırılmış hürriyet fedailerinden alıyor
Mısralarımı yağlı kurşunlar gibi savuruyorsam ne vardı?
Tatyos Efendi bestelerini bir şairden çalmamış mı hem?
Şehri yalın ayak dolaşıyor, sürekli içiyorsam
Ne vardı yani ?
Sürgün şairlik madalyası değil midir
Kendi yurdumda kentten kente
Kendi kendime ferman verip sürüldüysem
İdam fermanımı bir gece Şeyhülislam olup fetvaya çevirdiysem
Tarz-ı kadim ile sevdiysem seni
Ne olmuştu sanki?

Tanrı'nın yarattığı sokaklarda dolaştığı zaman
Adına kör karanlık diyorlar
Ay aldatılacak
Güneş henüz birkaç aylık piçini düşecek sokaklara
Böyle vakitlerde hıncımdan
Flavianus'ta söz alıp
İmparator Vespasianus'a sövüp
Baalbek'e çıplak ayaklarla yürüyerek Baküs'ü tükürüğe boğasım gelir
Pire'li tayfalardan nefret ederim oldum olası
Tüm onurlarını belki Hong Kong'da pirinç voktasına satarlar bu karanlıkta
Bak yine inanasım yok işte
Mevsimlerin senin dışında oluştuğuna
Tanırsın beni
Asiyim hala,çirkinim,küfürbaz,kavgacı
Ve biraz daha sarhoşum
Hala senin Tanrı'lara güzelliği öğrettiğine inanıyorum
Evrenin sana bakarak yaratıldığına
Suyun en serinleticisinin senden aktığına
Hala reddediyorum kutsalları
Ve hala küfrediyorum yoksulun cebine el atana
Sense zarifsin, berrak
Kutsanmış dişiliğinle doğurgan
Vahşi biraz,hırçın olabildiğince huzur verici

Savaş ise işte savaş
Sen süt kadar beyaz, cennet pasaportlu
Ben zift kadar siyah, cehennem tutsağı
Güneş geçmiş yüz arşın boyu Semerkand'ı
Sokağa dökülme vaktidir

Bünyamin Tumlukolcu
Kayıt Tarihi : 2.7.2022 05:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bünyamin Tumlukolcu