T.C.
Millî Eğitim Bakanlığı
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı
SAYI: B. 08. 0. TTK. 0. 01.04. 03 / 611. 7 1880 17 / 05 / 1994
KONU: 'Okul Şiirleri' Adlı Eser
..
İnsan olmak,yaşamın en büyük hazinesidir
Çıkarla ölçmek,şeytanın en büyük hilesidir
Önceden veya sonradan zenginlik kıt çiledir
Çok zengin var,gönülden fakir yaşıyor zavallı
Sağlık,eğitim ve adalet ölçüdür bizlere
Varlığı ile yar olur,insanlıktır hep bizlere
..
bu zamanlarda, toplumdan duyarlılık beklemek yanlış mıdır.
aslında, toplum her zaman duyarlı olmak zorundadır.
çünkü duyarsız toplumlar da evrim geri kayar.
geçen hafta eğitim seminerinde konuşmacı olan Merdan Aslan hocamız, kültürden bahsederken, kültürün çok çeşitli olduğundan, toplumun kültürel olarak bu çeşitliliklerden etkilendiğini, dolayısıyla kültür denen kavramın, tüm bu etkileşimlerden kaynaklandığını söyledi.
bu elbette ki doğru.
ne var ki toplumun etkileşim alanlarında bireyin gelişimini böylesi bir boşluğa bırakamayız.
eğer toplumda bireyin gelişimi böylesi bir etkileşim alanına bırakılır ise, o zaman devlet denen yapının yapılanmasına bile gerek kalmaz. bura da devletin nasıl yapılanacağı sorusuna cevap, zaten devletin kuruluş felsefesini yansıtan anayasada belirlenmiştir.
..
Türk Ordusu Başkomtan Atatürk ile tek yürek
Başkomutanlık Meydan Muharebesi başlattık
Düşman yendik destan yazdık zaferi kazandık
Zafer Bayramları Türk Milleti için bir armağan
Vatan sısnılarımız altın harler ile tarihe geçtik
Hain düşmanların kökünü temelinden kazıdık
..
Zebur Tevrat İncil ve en mükemmel kitap Kuran-ı Kerim
Dört kitap ve kırk peygamber demektir Müslüman İslam
Tüm dinler doğrudur çünkü yaradanı arar yaradanı Allah
Allah Muhammed Ali sevdalısı Türkiye demektir Alevi Sünni
Oruç zekat namaz hac ile yürekten meleklere iman İslam
Allah için yapacak ve karşılıksız tapacaksın yürekte iman
..
Eğitim Üzerine Yazılar
BAKANLIK VE EĞİTİM
Ne demiş eski bir Milli Eğitim Bakanı:’Şu okullar olmasaydı ne güzel yönetirdim ben bu bakanlığı’. Evet, biz de diyelim ki bu söze karşılık: ‘Ah şu bakanlık olmasaydı ne güzel eğitim yapardık biz eğitimciler’.
..
EGİTİM:
Aman egitim aman,
Kurban olayım aman.
Bilgisayar icad oldu,
Kitabın hali yaman.
Dogalgazı buldun,
Metroyu kurdun.
..
09 Nisan 2013 Salı 05:24:19
Kişisel Başarın İçin Okuyacaksın ve ANADOLU DA KAZANACAK! .
= 000.008 =
Kişisel Başarı Çizgini Tanı ve ANADOLU ÇİZGİSİ; ÖZÜ TANI! .
“YEŞİL YILLAR” Adlı Kitaptan, Kısa Bir Anlatı:
..
5 Ekim 2008 Dünya Öğretmenler Günü Konuşma Metnim
Değerli arkadaşlarım, 6 Ekim 2008 günü İstanbul İl genel meclisinde Yapmış olduğum konuşmamı sizlerle baylaşmaktan onur duymaktayım.
Beş Ekim gününün “Dünya Öğretmenler Günü,” olması münasebetiyle şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Sayın
5 Ekim 1994 tarihinde, Birleşmiş Milletlerin Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü olan (UNESCO) , 5 Ekim gününü “Dünya Öğretmenler Günü” olarak kabul edilmiştir. Bu günün anlam ve önemine uygun kutlanması bizim üzerimizde emeği olan öğretmelerimize karşı görevimiz olmalıdır diye, düşünüyorum. Ama ne yazık ki, çok zaman akıllara bile gelmediğini görüp durmaktayım. Böyle olsa bile, şahsım ve mensubu bulunduğum meclisimiz adına, bütün öğretmenlerimizin bu anlamlı günlerini kutluyor, başarılı bir yıl geçirmelerini temenni ediyorum.
Bilmemiz gereken bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. O da bir ülkenin gelişip kalkınması ve çocukların çok iyi yetiştirilmesini sağlayacak olan “çok kaliteli öğretmenle birlikte, gerçekçi eğitim- eğitimle olur”. İnsanlığın yaşam boyu geleceği, aileden başlayan süreci, öğretmenin bilgi ve beceri kazandırmasıyla tamamlanır. Öğretmenlerin görevleri, sadece okul içiyle sınırlı değildir. Onlar toplumun için de varlıklarını sürdürürken, yerine getirmeleri gerekli olan görevleri de vardır. Bu görevlerden her hangi birisinde eksiklik olduğunda, bu eksikliğin nedenlerini düşünmek zorundayız. Bugün ülkemizde 11 milyon, dünyada da 100 milyonun üstünde çocuk okula gitmektedir. Bu çocukların yarısından fazlası da kız çocuklarıdır. Öğretmenler hiçbir ayrıcalık yapmadan, eşitlik ilkesi içerisinde görevlerini yapanlardır
Bütün bunları dikkate aldığımızda, Öğretmenlerimizin de çocuklarımıza daha iyi gelecek vaat etmesi açısından, SAĞLIKLI BİR YAPI İÇİNDE YETİŞTİRMELERİ GEREKMEKTEDİR. Bu durum ülkemizin birlik ve beraberliğinin devamı açısından çok önemlidir. Öğretmen yetiştiren okulların, özel bir ayrıcalığının olması gerekmektedir. O zaman kaliteli insan ve gelişmiş bir ülkenin huzurlu vatandaşı olmuş oluruz.
Ne var ki, bizler genellikle öğretmenlerin sorunlarını bilmiyor ve bu sorunların ortadan kalkması için bir gayret sarf etmiyoruz. İş böyle olunca da, “eğitim-öğretimde” ortaya çıkan farklılık bir takım olumsuzlukları, beraberinde getirmektedir. Bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması maksadıyla, uluslararası düzeyde oluşturulan bir yapılanmanın sonucunda, öğretmenlerin sorunları ele alınmış ve nelerin yapılması gerektiği karara bağlanmıştır. Bizimde öğretmene bakışımız bu yönlü olması gerekir. O nedenle öğretmenlerin ekonomik ve sosyal sorunlarını çözme kavuşturulmalıdır. Dünyanın birçok ülkesi öğretmenlerinin yaşam seviyesini standartlıktan çıkarmış olup, olması gereken şartları sağlamıştır. Ülkemizin geleceğinin şekillenmesine emeği olan öğretmenlerimizin her türlü ekonomik ve sosyal hakları dünya standartları seviyesine çıkarılmalıdır. Ancak o zaman öğretmenlik mesleğini birinci derecede kaliteli duruma getirebiliriz. O zaman, istediğimiz ölçütte bir sonuca ulaşmış oluruz. Öğretmenlerimiz, sıkıntı yaşamadığı zaman, temel görevi olan öğretmenlik mesleği dışında hiçbir arayış içinde olmaz. Tam anlamıyla tarafsız bir biçimde ülkemizin gelişip kalkınmasında yer alacak nesillerin yetiştirilmesinde gayret sarf etsin. 5 Ekim Dünya Öğretmenler Gününün ana teması, “DAHA KALİTELİ ÖĞRETMEN, DAHA KALİTELİ EĞİTİMDİR.”
..
Eğitim konusunda binlerce eğitim kurumu ve milyonlarca uzman kafa yoruyor.
İdeal bir eğitim nasıl olmalıdır?
Zor soru.
Zor olması çözümsüz olmasından değil, eğitim süreçlerine etki eden faktörlerin çok çeşitli olmasından ve bu faktörlerin sürekli değişmesinden gelmektedir.
Ülkelerin ihtiyaçları farklıdır.
Bu ihtiyaçlar ekonomik, kültürel; ulusal ve yöresel özelliklere göre başkalaşmaktadır.
..
EĞİTİM SORUNUMUZA FARKLI BİR BAKIŞ
Eğitim her toplum için hayatî önem taşır. Yarınlarımızın inşası, geleceğe güvenle bakabilmenin ve şanlı mazimize layık olabilmenin yegâne yolu eğitimden geçer. Eğitim herkesin hakkıdır. Her Türk vatandaşı bu hakkını hiç bir ayırımcılığa tabi tutulmadan kullanabilmelidir.
24 Kasım Öğretmenler Günü kutlamalarına henüz bir kaç gün kalmışken, eğitim sistemimiz ve eğitim öğretim metodumuza, öğretmen kökenli bir kardeşiniz olarak biraz eleştirel yaklaşmak istiyorum.
Öğrencileri üniversiteye hazırlayan lise eğitimimize paralel olarak son 20-25 yıldır özel dershaneler de gündeme yerleşti. Hatta velilerin ve öğrencilerin zihninde, ömrünün birkaç senesi dershanelerden geçmeyen çocukların üniversitenin kapısından dahi geçemeyecekleri kanaati hâkim oldu. Bu durumda da insan ister istemez şu noktaya geliyor; Ya lise eğitimine ve lise öğretmenlerine gerek yok, ya da dershanelere…
..
Eğitim-öğretim açısından en önemli güçlerden biriside televizyonlardır. Televizyonların kullanılarak yeni nesillerin eğitilmesi mümkündür. Ama tam tersi reytingler uğruna kontrolsüz yapılan yayınlar henüz kişilik gelişmesi sürecinde olan gençlerin yanlış yönlendirilmelerine ve de gençlerin kendi hayatlarını tehlikeye atacak kararlar almalarına neden olabilir. Buna pek çok örnek vermek mümkündür. Televizyonlarda toplum önünde yaşanan hayatların ya da ekonomik durumlara göre yaşanan farklı yaşantıların gençler üzerinde olumsuz etkileri kendisini gösterebilmektedir.
Okullar eğitim- öğretim yuvalarıdır. Okullarda fedakâr öğretmenler var güçleriyle eğitim ve öğretim vermeye devam etmektedirler. Ancak öğrencilerin okullarda öğrendiği bilgi ve davranışlar toplumda ve özellikle televizyon veya diğer iletişim araçlarıyla desteklenmediği için okullarda öğretilen bilgiler öğrencilerin hafızalarında kalmamakta ya da çok az bir kısmı kişiler üzerinde etkili olmaktadır.
İnsanlar tabiatları itibarıyla kolaya ve bedavaya müsaittir. Eğlenceli olsun, emeksiz olsun herkes buna meyleder. Okullarda öğrencilere ders vermek, ya da konuları öğretmek çok zorlaşmıştır. Çünkü öğrenciler toplumun gidişatına bakarak kendilerinin de nasıl olsa böyle bir emeksiz işle kurtulacaklarını tasavvur edebililer. Ama bu düşünceyi tetikleyen görsel yayınların eğitimi destekler bir duruma gelmeleri eğitim öğretimde büyük bir gelişmeye katkıda bulunabilir. Kitap okuma alışkanlığı toplumumuzda çok düşüktür. Çünkü hazıra alışmış olan öğrenciler, okuma gibi çaba isteyen okuma alışkanlığı uğraşı içerisine pek girmezler. Okula giden öğrencilerin yönlendirilmesinde velilere büyük görevler düşer. Okurken kimse eğlenmesin ya da televizyon seyretmesin dememekteyiz. Yalnızca isteğimiz, televizyon kanallarındaki programların denetlenerek kişiyi olumsuz etkileyen programların izlenmesini denetlemeleri gerekmektedir. Çünkü hem bu yayınlar kişinin kafasını karıştırır, hemde öğrencilere çalışma zamanı ve çalışma ortamlarını elinden almaktadır.
Öğretmenler artık doğruları anlatmakta çok zorlu çekmektedirler. Çünkü karşılarında hep yanlış bilgilerle donanımlı doğruyu öğrenmek istemeyen öğrenciler çıkmaktadır. Bunlar hem anlatılanları dinlememekte hemde eğitim öğretime büyük zararlar vermektedir. Bir yazarımızın dediği gibi’’aptal kutusu’’ bağımlılık yapmaktan kendisini alamamaktadır. Aileler artık çocuklarına söz geçiremez duruma gelmiştir. Eğitimde bizim en önemli problemimiz aslında yeni yetişen gençlerimizin öğrenmeye arzulu olmamaları, gençlerin kendileri için herhangi bir hedeflerinin olmamasıdır.
Aslında öğrencilerimizin tam anlamıyla eğitimi için hem devlete, hem görsel yayın yapan kurumlara hemde velilere büyük iş düşmektedir. Öğrencilerimiz bizim tertemiz, lekesiz varlıklarımızdır. Onların daha iyi yetişmeleri ve eğitilmeleri için hepimiz elimizden geleni yapmalıyız. Doğumu itibarıyla büyük fedakârlıklar yaptığımız çocuklarımız, öğrencilerimiz için bu fedakârlığımıza devam etmeli onların iyi bir eğitim görmeleri için gereken mücadeleyi ve fedakârlığı yapmalıyız. Onları yarı yolda bırakmamak, onların eğitimine destek olmak için
Onların önüne çıkan her türlü engeli ortadan kaldırmak hepimizin görevidir diye düşünüyorum.
..
EĞİTİM YAZBOZ TAHTASI
Eğitimi yazboz tahtası haline getiren zihniyet hala değişmedi. Bürokrasinin yönetimdeki krallığı eğitimde de sürmekte. Bizim bürokrasimiz yanlışlarını düzeltmez, doğruları aramak gibi bir derde düşmez. Onun varsa yoksa kişisel menfaatleri önemlidir. Her zaman krallığını sürdürmek için bir yol bulur. Eğitimi bugünkü hale getiren ve hala bir yazboz tahtası olarak kullanan zihniyet bu bürokratik hegamonik kesimdir.
Bu hegemonya Batıyla içli dışlıdır. Milletin menfaatleri yerine kendi menfaatlerini düşündüğü için batının azatsız kölesidir. Çünkü kişisel çıkarını orada bulmuştur.
Her iktidar değiştiğinde o elinde dosyalarla gelir, yeni bakanın kafasını karıştırıcı, onu pohpohlar, eğitimde devrim yapacaklarını söyler. Bu şerefin zat-ı alilerine ait olduğunu söyler. Her yeni Bakan’a olduğu gibi bu Bakanı da kendilerinden geçirirler.
Sonra gelsin yeni değişimler, gelsin yeni karıştırmalar. Hiçbir ön araştırma ve uygulaması olmayan projeler, programlar, bazılarını zengin ededursun bazılarını popüler olan öğrenciye olur. Kayıp nesiller birbirini takip eder. Anarşi okullarda yuvalanır, terör bu eğitim sisteminden beslenir. Fitne ve karışıklıklara alet olacak gençlik işte böyle hazır hale getirilir.
..
DOĞRU'LAR! SANA SONSUZ SELAM
Çarıksızdık Yalınayak Çıktık
Milletçe Kurtuluş Savaşından
'LOZAN' giderek bak oldu 'YOZAN'
Eskiden garibtim ayağımdan çarığımı sırtıma
..
NE OLDU LOZAN
DOĞRU'LAR! SANA SONSUZ SELAM
Çarıksızdık Yalınayak Çıktık
Milletçe Kurtuluş Savaşından
'LOZAN' giderek bak oldu 'YOZAN'
..
Dünyayı kuşatan sonsuz karayollarına veya demiryollarına baktığımızda, Biz o sonsuz gerçeği sekiz on kilometre sonra bir nokta olarak görmeye başlarız…
Denizi görmeyen birisi, ilk gördüğünde karşıdaki yakada dağları, binaları da görebileceğini hayal eder, ama silik bir maviden başka bir şey göremez…
Çocukluğumuzda ufuk çizgisini dünyanın sınırı olarak tahmin ederdik ama öyle olmadığını nice sonra öğrendik…
Ayın veya gökkuşağının altından geçmek için arkadaşlar arasında iddia edip koşturduğumuz ve kan ter içinde kaldığımız az mı?
İşte bunlar göreceli olarak tanıdığımız dünyayla ilgili… Görsellikle bilimsellik arasındaki yaşadığımız aldanışlarımız…
Görselliklerin aldatıcı güzellikleriyle avlanmaya hazır yaratıklarız…
Yediğimiz yemeğin yapıldığı mutfağı görmek istemediğimiz gibi… Cilalanmış görüntülerden başkasını görmeyi istemiyoruz. Gerçeklerin katılığına tahammülümüz yok…
..
Hiç dikkat ettiniz mi?
Hangi konu açılırsa açılsın
Medyada, siyasetçilerde
Devlet kademelerinde
Fikir çevrelerinde
Hemen her yerde
Her şey tartışılıyor
..
Türk şiir ve şairlerinin buluşma platformu antoloji.com kültür ve sanat portalı bünyesinde 12 Mayıs 2006 tarihinde kurduğumuz ve bir ekip olarak geliştirdiğimiz Yeşilrmak Şiir Vadisi Grubu olarak bu yıl ikincisini düzenlediğimiz *** Boraboy Şiir Günleri (23-24 Mayıs 2008) *** etkinliği, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu sene de ardında unutulmaz anılar ve kalıcı dostluklar bırakarak bir rüya gibi son buldu.
Yeşilırmak Şiir Vadisi Grubu’nun kinci kuruluş yıldönümü kutlamaları kapsamında düzenlediğimiz etkinlik için aylar öncesinden başlayan planlama ve hazırlıklar yapıldı.Etkinliğin mümkün olduğu kadar kusursuz olması ve amacına uygun olarak sonuçlanması için grup kurucusu olarak ben Ali Rıza ATASOY, grup yöneticisi Fesih AKTAŞ ve grup yöneticisi Ömer CELEP başta olmak üzere organizasyonda gönüllü olarak görev alan Taşova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı okul ve kurumlarda görev yapan eğitim çalışanları tarafından aylar öncesinden başlayan detaylı bir planlama ve bu plan doğrultusunda detaylı bir çalışma yürütüldü. Bu planlama ve hazırlıklar esnasında gurubun ve etkinliğin Ankara boyutuyla; katılımcıların toplanma ve topluca Taşova’ya hareketinin sağlanması için araç temini ve katılımcılar arasında iletişim sağlama gibi iş ve işlemler Ankara’da ikamet eden grup yöneticisi Hüseyin BACANK tarafından, yine katılımcılar arasında iletişim kurma gibi görevlerin Ankara boyutuyla grup yöneticisi İbrahim İMER, İstanbul boyutuyla da İstanbul’da ikamet eden grup yönetici Burhanettin AKDAĞ tarafından yürütüldü.
Boraboy Şiir Günleri (23-24 Mayıs 2008) duyuru metninde yer alan planlama ve program doğrultusunda herhangi bir aksaklığa meydan verilmeden gerçekleştirildi.Katılımcı şairlerin bir bölümü 23 Mayıs 2008 Cuma günü öğleden önce Ankara’da buluştular ve grup yöneticimiz Hüseyin BACANAK tarafından temin edilen araçla öğleye yakın saatlerde Ankara’da buluşarak topluca Taşova'ya hareket ettiler.Bunun dışında kendi imkanlarıyla veya diğer illerden gelecek katılımcılar da aynı gün sabah saatlerinden itibaren bulundukları illerden birer ikişer Taşova’ya gitmek üzere yola koyuldular ve aynı gün öğle saatlerinden itibaren yine birer ikişer Taşova’ya inmeye başladılar.
Katılımcı şairler ve şiirseverler yine aynı gün öğle saatlerinden itibaren Taşova Öğretmenevi bahçesinde bendeniz Ali Rıza ATASOY, Fesih AKTKAŞ ve Ömer CELEP tarafından karşılandılar.Taşova’ya erken saatlerde inen katılımcılar Taşova Öğretmenvi bahçesinde kendileri için ayrılan mekanda oturup dinlendiler, diğer katılımcılarla tanıştılar ve en son gelecek şair dostları bekleye koyuldular.Akşama yakın saatlerde son olarak Hüseyin BACANAK refakatinde topluca Ankara'dan hareket eden katılımcılar geldiler ve Öğretmeevi bahçesinde organizasyonu yürütenler ve diğer katılımcılar tarafından büyük bir coşkuyla karşılandılar.Öğretmenevi bahçesindeki kısa bir dinlenme ve tanışma faslının ardından yine Taşova Öğretmenevi salonunda topluca yemek yenildi.Akaşam yemeğini müteakip katılımcı misafirler Taşova Anadolu Lisesi tarafından düzenlenen “Bir Bahar Akşamı Şiir Dinletisi Ve Mezuniyet Programına” izleyici olarak kaldılar.Buradaki programın ardından çay ikramı yapıldı ve programın tanışma ve sohbet bölümüne geçildi.Bilahare misafirler yatılı okul pansiyonlarına yerleştirildiler ve geceyi Taşova’da geçirdiler.
..
Yorma asilliği adiliğinle denildi, duymadılar
Hükümet şehit ısmarlamaz, bir nebze uymadılar
Türk milleti yücedir üzülmez denildikçe coştular
Anayasa yüreğine ayak sokup öyle de tepiniyorlar
Bilim, sağlık, rektör, kurum demeyip yaralıyorlar
Hukuka kurşun sıktılar…
..
Çocuklar sevgiyle büyür
Gonca gül gibidir toprağında
Çocuktur hep ilgi bekler
Sevgi onun mayasında
Daima büyümek ister
Çocuklar sevgiyle büyür
Oyun onların en doğal hakkı
..