Totaliter anlayışların hâkim olduğu toplumlarda iktidarlar, merak eden, araştıran, soran, soruşturan birey ve bu bireylerden teşekkül etmiş bir toplum istemezler.
Çünkü bu kavramları içselleştirmiş bireylere sahip olan toplumların yönetilebilmesi için demokrasilerinin öngörmüş olduğu asgari şartların topluma hâkim hale getirilmesi gerekir.
Aksi takdirde o toplumu yönetmek imkânsız hale gelir.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar daha en başında uygulamaya koydukları eğitim sistemiyle ve bunu destekleyen diğer faktörlerle demokratik geleneklerin tam tersini uygulamış kendisine kayıtsız şartsız itaat edecek bireylerden oluşan bir toplum oluşturma yoluna gitmişlerdir.
Bu nedenle de “Asker Millet” kavramı bu tek tip insan yetiştirme niyetinin en önemli sloganı haline gelmiştir.
'Asker Millet' olma yolunda atılan adımlar sayesinde iktidarı ellerinde tutanlar, toplumu düşünen, soru soran bireylerden oluşturmak yerine, yukarıdan aşağıya doğru empoze edilen yöntemlere ağırlık vererek ülkeyi tek tip insanların yaşadığı bir ülke haline getirme yolunda büyük çabalar sarf etmişler ve bunda da büyük oranda başarılı olmuşlardır.
İnsanın doğası gereği son tahlilde, hiçbir iktidar kendisine ne alternatif ister, ne de rakip.
Her insan için tek olmak en büyük hedeftir.
Çünkü insana göre bu ölümlü dünyada ölümsüzlüğe ulaşmanın tek yolu budur.
Bu isteğin önüne ise ancak demokratik geleneklerin hâkim olduğu yapılanmalar çıkabilir.
Demokrasilerde insanları güdemezsiniz. Güdemeyecekseniz eğer onları ancak onların da kabullenebileceği bir asgari müşterekler çerçevesinde yönetebilirsiniz.
Bu zorunluluk toplumu şekillendirecek olan eğitim sisteminizi de ister istemez demokratik bir anlayışın sahip olduğu bir ilkeler manzumesi doğrultusunda sistemleştirmenizi gerektirir.
Ülkemizin eğitim sistemi ise daha en başından buna izin vermediği için demokrat bireyler yerine tam tersi anlayışa sahip bireyler yetiştirmekle meşguldür ve bu yüzden on yıllardır gelen iktidarlar, eğitim sistemi üzerinde çeşitli değişikler yapmalarına rağmen bir türlü sağlam ve sağlıklı bir sistem geliştirememişlerdir.
Tek tipçi eğitim özgür bireyler yetiştirmekten uzak bir eğitimdir.
Böyle bir eğitim sistemiyle yetiştirilmiş bireylerden oluşan toplumlar da eşyanın tabiatı gereği demokrasinin öngörmüş olduğu ilkelerden uzak toplumlar olarak karşımıza çıkarlar.
Seçmek demek demokratik bir tavır da demektir. Elbette bu durum demokrat toplumlara özgü bir davranıştır.
Tam tersi ise tek tipçi bir eğitim anlayışı ve totaliter bir düşünce yapısını oluşturur.
Totaliter eğilimli toplumlarda seçmek yok mudur?
Elbette vardır ama bu seçim daha çok göstermelik bir seçimdir ve gösterileni onaylamak şeklinde olmaktadır.
Totaliter eğilimlerin hâkim olduğu toplumlarda bireyler özgür bir düşünce sitemi geliştirmekten uzak yetiştirilirler.
Kendi özgür iradesiyle düşünemeyen, fikir üretemeyen kişi ister istemez kendisine dikte edilmiş olanı içselleştirmek ve bu doğrultuda hareket etmek durumundadır.
Serbest düşünebilme yeteneklerinden yoksun biri pek tabidir ki diktatoryal eğilimler taşır.
Böyle bir anlayışı benimsemiş olanlar sorgulamak, araştırmak, sormak gibi yeteneklere sahip olamayacakları için kendilerine verileni, kendi fikirleri olarak benimser, emretmeyi ve emir almayı bir hayat tarzı olarak kabul ederler.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar da zaten ilk günden itibaren böyle bir anlayışı benimseyen bireylerin yetiştirilmesine yönelik bir eğitim sistemini tercih etmişler, bu yöndeki çalışmalarla toplumumuza söz konusu yaşam biçimini bütünüyle hâkim kılmak istemişlerdir ki ellerine geçirdikleri devlet gücü kendilerinde kalsın.
Öte yandan gelişen teknolojilerin de sağladığı imkânlar sayesinde toplumlar günümüzde artık kolay kolay bir yerlere çekiştirilemiyorlar.
İnsanlar kendilerinin dışında da çeşitli yaşam biçimlerinin olduğunu rahatlıkla görüp anlayabiliyorlar. Muktedirler için artık hiçbir şey o kadar kolay değil ve gün geçtikçe daha da zor hale geliyor.
Mutlak hâkimiyet artık çok da mümkünmüş gibi görünmüyor.
Elinizdeki gücü sizin dışınızdaki unsurlarla paylaşmanız demek bir anlamda demokrasinin öngörmüş olduğu demokratik kavramları da kabullenmiş olmanız demektir.
“Elindekinden olmak istemiyorsan paylaşmak zorundasın.” Düsturu giderek daha bir yaygın hale geliyor.
Bu düsturu kabullenen ve hayatlarına uygulayan toplumlar varlıklarını koruyacak, tersi bir anlayışa sahip olanlarsa hayatiyetlerini önünde sonunda yitireceklerdir.
Yeni dünya diktatörlerin değil, demokratların dünyası olacaktır. Bunun dışında bir alternatif şimdilik ufukta bile görünmemektedir.
Kayıt Tarihi : 10.3.2016 22:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
naçizane...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!