Yalnızım bu gurbet elde
Tüm dostlarım sadece sözde
İçim daralıyor bir dert var bende
Ağlayamıyorum anne, gözyaşlarım kaldı sende
Örmüş ağlarını kader, düşmüşüm bu derde
Bir bayram sabahı daha kapımı çaldı
Erken uyandım, güzelce yıkandım
Daha önce hiç giymediğim elbiselerimi giydim
Babamdan kalma esansı bileklerime sürdüm
Bir gün önceden hazırladığım tatlıyı kontrol ettim
Ah, kadehime dolan aşk
Boşalan hüzün
Her yer kalp kırığı
Yürümeye korkuyorum
Acımaz acımaz diye bağıran sen
Sen benim vazgeçtiğim
Çok sevdiğim
Pes ettiğim
Bırakamadığım
Terk ettiğim
Ayrı kalamadığım
Keşke, hiç tanımasaydım seni,
Hiç tutmasaydım, soğuk ellerinden,
Sarmasaydım, kırılgan, zarif belini,
Keşke, ah! keşke, hiç tanımasaydım seni,
Duymasaydım, bana her şeyi unutturan sesini,
Mahallemiz vardı bizim.
Misket oynamaktan soyulan baş parmaklarımızla parmak güreşi yaptığımız.
Arı yuvasına çomak sokup ardımızdan çılgınca saldıran arılardan kaçarken düşüp dizimizi yaraladığımız.
Sobalar toplanmış kurumlu borular temizleniyor
Analar kışlık kıyafetleri yıkayıp dolabın üst kısımlarına kaldırıyorlar
Güneş, evlerin toprak damını ısıtırken
Çocuklar uçurtmalarının kuyruklarını yapıyorlar
Kedilerin ses tonlarından kör adam bile baharı biliyor
Kardelenler boy verirken kuzular sürünün sonuna ekleniyor
Ben senden kırgın ayrılıyorum Krallar Şehri
Emeğim çoktur sana
Ama görmedim senden hiç vefa
Ben senden kırgın ayrılıyorum Krallar Şehri
İyi gün dostu
Koyundandır postu
Her şey iyiyken
Dolanır boynuna
İşler kötüleşirken
Bazen kaçak hayaller kuruyorum
Seninle bahar dalları arasında yürüyorum
Şöminenin karşısında gözlerine dalıyorum
Kadeh tokuşturup aşkımıza içiyorum
Sonra, birden



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!