Ah, kadehime dolan aşk
Boşalan hüzün
Her yer kalp kırığı
Yürümeye korkuyorum
Acımaz acımaz diye bağıran sen
Sonra ne olacak? Ne yapacaksın benden ayrı?
Gezebilecek misin doyasıya kırlarda bi başına?
Yine sevindiğinde boynuna sımsıkı sarılacak birini bulabilecek misin?
Dudakların ıslandığında, nemlerini silebilecek misin bir başka dudağa?
Dayanılmaz sıkıntılarını alıp seni kuş gibi hafifletecek bir dinleyici olacak mı yanında?
Özlemlerin yakıp kavurduğu,
Acıların bir kuru ot misali savurduğu,
Sevgilerin mutluluk değil, acı verdiği,
Bir diyardan sesleniyorum.
Gözlerin bakıp görmediği,
Hüzün dolu bir günün ardından sadece bir söz yetti
Mutlu bir yarın ummaya
Karanlık yollarda, bir başına ve çaresiz yürüyen bu yolcuya
Bir mum vermek gibiydi
Korkuların içinde sırılsıklam terleyen bir kaybetmişe
Cesaret vermek gibiydi
Şimdi size bir yok oluş hikâyesi anlatacağım
Hiç başlamamış ve hiç bitmemiş bir hikâye
Bütün kahramanları savaşmış ölesiye
Eğer ölen varsa da bu mücadelede; ben yaşatacağım
Sorumsuzluğun ve umursamazlığın acı faturası
Su gibi sorgusuz sualsiz akıp gidiyordu günler.
Bir yağmur damlasının kelebek kanadına düşmesi kadar sıradandı hayat.
Ben miydim bunun sebebi yoksa bunlar mıydı bana sebep?
Düşünüyordum seni zamanın içinde yitip giden bir kayıp ruh gibi
Ellerimi uzattığım anda bulutlar arkasına saklanan Venüs gibisin
Tekrar ne zaman görüneceğin bilinmez oluyor
Yalnızım bu gurbet elde
Tüm dostlarım sadece sözde
İçim daralıyor bir dert var bende
Ağlayamıyorum anne, gözyaşlarım kaldı sende
Örmüş ağlarını kader, düşmüşüm bu derde
Bırak elindeki o antikaları
Silme üzerindeki tozları
Boşver hatıraları
Bana unutmak lazımdır
Aşk ömrü uzatırmış.
Yalan!
Aşk, ancak ölümün ömrünü uzatır.
Bir bayram sabahı daha kapımı çaldı
Erken uyandım, güzelce yıkandım
Daha önce hiç giymediğim elbiselerimi giydim
Babamdan kalma esansı bileklerime sürdüm
Bir gün önceden hazırladığım tatlıyı kontrol ettim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!