Edirne Köprüleri

Mehmet Hanifi Aliosmanoğlu
197

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Edirne Köprüleri

Ak beyaz, mavi gözlü güzellerin o yere,
Arda, Tunca, Meriç’in buluştuğu şehire,

Bin türlü güzelliği mevlam ihsan eylemiş,
Ayyıldız gölgesine onu vatan eylemiş.

İlk önce uzaklardan Selimiye gözükür,
Dört minare her yandan iki diye gözükür.

Şehrin en yücesinde o muhteşem abide,
Türk’ün gururu olmuş,devleşiyor gitgide.

Yücelirken gökkubbe onun ihtişamında,
Bir ulvi haz duyulur, Edirne akşamında.

İncecik minareler çıkmış, semayı delmiş,
Asumanın gönlüne sevgi diye yükselmiş.

Serhaddimde ruh bulan bir Sinan ustalığı,
Bu muazzam eser ki, yaşatıyor o çağı.

O büyük usta burda taşlara bir can vermiş,
Gülleleri laleleri getirip taşa sermiş.

Dua eder gibidir minberde bir ters lale,
Tevazu diler sanki gökte altın hilale.

Duyuyorken ruhunda o darüssaltanayı,
Hak eylemiş hakkıyla bir payitaht olmayı.

Bir hasret yeli eser, Rumeli’nden, Balkan’dan,
Bir kızıl laledir su, gün batımı al kandan...

Gurbet kuşları en son bu yerlerde eğlenir,
Bu toprakta aşk, hasret türküleri söylenir.

Balkan; ne kara bahtlı, biçare sevdalılar,
Vaslına erememiş yüzbince sevdalı var.

Mübarek şühedanın yattığı bu yerde ben,
Olmamış emellerin battığı bu yerde ben.

Meriç’in sularında türkü oldum çağladım,
Türk’ün kara bahtına türkü yaktım ağladım.

Yurdun dört bir yanından yirmi bin taze fidan,
Vatan vatan diyerek,vermişler burada can.

Gördüm Sarayiçi’nde bir devrin battığını,
Ağaç kabuğu yeyip destan yarattığını.

Balkandan esen rüzgar hep bir hüzün burada,
Duyduk en acısını ömrümüzün burada.

Üç yüz bin şehit yatar, Rumeli’nde, Balkan’da,
Eserken rüzgar hala, ah! Duyulur her yanda.

O destan bu toprakta Kırkpınar’a güç verir,
Gönülden inanana gücünü ödünç verir.

Dün Ozan Orpheus’un Eurydike’ye aşkı;
Saklı durur ruhunda, Meriç’teki o coşku.

Her seher derinlerden duyulur lirin sesi,
Bir içli şarkı olmuş, suya şiirin sesi.

Meriç’in sularından Ege’ye akar o sır,
Rengarenk yakamozlar, aşk olur, suda yansır.

Dalmış idim, uyandım bir hüzünlü ney ile,
Sultan Beyazıt Han’ın Neva’dan peşreviyle.

Mecnunu mesut eden Darüşşifa’yı duydum,
Ruhun sakinliğinde suyu ve neyi duydum.

Osmanlı’nın kalbinin attığı yer burası,
Her sultandan geriye, yaşar bin hatırası.

Camiler, bedestenler, kervansaraylar, hanlar,
Vatan sihrine kanmış aşkla yaşayan canlar.

Tunca, Meriç üstüne kurulu taş köprüler,
Türkülerin bağrına vurulu taş köprüler.

“Edirne köprüsü taştan,
Sen çıkardın beni baştan.
Anadan, yardan, kardaştan
Virolaydın virolaydın ne olur benim olaydın”

Karaağaç’ta tarih yazarken dişbudaklar,
Şahittir bu yazgıya dev çınarlar,kavaklar.

İstasyon’da Lozan’ı yad ettik İnönü’yle,
Örtüşüyor anılar, İnönü’nün ünüyle.

Edirne’de güzellik bir başka havadandır,
Rodop’dan kopup gelen hasret yüklü sudandır.

Ondan ki hüzün kokar, serhaddimin son şehri,
Kucaklıyor bağrında o burada üç nehri.

Akan gözyaşlarıdır Arda, Tunca, Meriç’in,
Edirne köprüleri sevdadır bizim için.

Mehmet Hanifi Aliosmanoğlu
Kayıt Tarihi : 10.1.2012 20:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ali Koç Elegeçmez
    Ali Koç Elegeçmez

    Tebrik ederim sayın Hanifi Aliosmanoğlu
    Edirne'yi benden güzel anlatmışsınız..
    Bir kelime değişikliği ile ilk beyit şöyle olsa ;
    "Ak beyaz ,mavi gözlü güzelleri bol yere
    Arda,Tunca,Meriç'in buluştuğu şehire"..saygı ile..

    Cevap Yaz
  • Ali Koç Elegeçmez
    Ali Koç Elegeçmez

    Tebrik ederim..Güzel bir şiir olmuş..
    "İlk beyit şöyle olsa olur mu?
    "Ak beyaz, mavi gözlü güzelleri bol yere
    Arda,Tunca,Meriç'in buluştuğu şehire"..saygı ile

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Mehmet Hanifi Aliosmanoğlu