boyaların su yüzündeki dansıdır ebru. biraz sevgi, biraz hayal gücü.
'aşk suya düşer, ebru dile gelir,,
1970 İstanbul-
öğretmen anne babanın ilk çocuğuyum. hayatımdaki en büyük ödülüm, kızım M.İdil
tekrarı ve benzeri olmayan bir yaşam, her yaşam gibi...
Gece uyanıyorum uykumdan;
Bakıyorum hayata, kabus olmalı bu diyorum
Bakıyorum sana
Ama sen yoksun yanımda...
Eşyalarını kokluyorum, resimlerine bakıyorum
Sesini duyuyorum içimden çok derinlerden
Merhaba,
Bügünlerde etrafımda ölüm ve hastalık rüzgarları esiyor. Kasvetli ve soğuk İstanbul havası ruhumu yansıtıyor gibi.
Ölümü düşünür oldum. Başlangıç mı? Bitiş mi? Bir dostum bilinmeyeni sevdiğini söylemişti. Bilinmeyenden korktuğumu fark ettim.Ölümü bilmiyorum, korkuyorum. Uyku gibi hayal ediyorum. Derin ve uzun. Ama ya karabasanlı ise uyku...
Kelimesi bile soğuk
Düşüncesi bile ürkek
Var olabilme çabasının zıttı
Yalnızlık
Sadece tek kalmak mı?
Ya...........
Geceye örtündü İstanbul
Sıcakcık evlerde
Şen kahkaha sesleri
Sevdalar vuslata erdi
Camın önünde
Sevdasız sevdam
Sokaklar ıslak,
İnsanlar ayna
Herbirinde benden bir yan(ıl) sıma
İçimde fırtınalar kopuyor
Kalbim koca bir fırtınanın içinde kalmış
Bir taka reisi
Beyaz yunusun hayali ie mavi sulara açılan
Beyaz yunus yokmuş, mavi değilmiş sular
Dayan takam dayan
biliyorum ki
................... yoksun
biliyorum ki
................... sadece düş
biliyorum ki
Adliye koridorlarında,
Kara cüppeli, çantalı
Telaşlı bir sürü insan
Uğultu...
Mübaşirin sesi...
Davacı...!
Kaç renk gizli içinde?
Kaç çiçeği saklarsın gövdende?
Kaç renk soldu?
Kaç çiçek öldü seninle?
Kaç bedel hayatının değeri?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!