simsiyah iklimlerin münzevi sakiniyim
alemden yana dertli dosttan yana fakirim
etrafa tebessümler saçsa da dudaklarım
içimde zehir kokan gül bahçesi saklarım
nasıl oldu bilmedim ama alışıyorum
anlıyor musun söyle bir kaos yaşıyorum
hakimlerin hakimi hükmetmiş helakete
terazim sola düşer yol verir felakete
sağdan verirsin diye beklerken umutları
sol yandan uzatırsın ateş bergüzarını
baktıkça yüreğime keder saçan güllere
mestane kılmış beni kokusu melallere
gözlerin kayıtsızca “imkansız bu” demiştir
kalbime seni koyan vermeyi istemiştir
bugünün ötesinde karanlık mı olurum
belki de mutluluğu zakkumlarda bulurum
sunacağım uğruna verilecek her şeyi
fecr-i sadık gelip de bitirsin bu geceyi
yoksa bir yanılgı mı bunca uğraşım benim
gönlünü ıslatmaz mı akan gözyaşım benim
nasıl olursa olsun nihayet hayırlıdır
sorularım “neden”li cavabın “hayır” lıdır
bana lütfettiğindir; şerbet değil:“”baldıran””
verdiğin tesellidir; huzur değil:“”hafakan””
kulağında bir kere samimi çınlayayım
madde-mana ayrılsın sonra toprak olayım
hisseder misin bilmem yüreğinde siyahı
duyar mısın siyahtan aleme düşen “ah” ı
içimde büyütürüm aşkı pervane gibi
görünsün istemiştim artık hayatın dibi
yaşatır beni hala ömür denen zindanda
teselli veren de yok ellerimden tutan da
buna hayat diyorsan “ben hala alemdeyim”
dört harf esirgiyorsan bin türlü elemdeyim
yorma diyorsan artık ellerini “ben” için
takatim yok soramam,”sebebi nedir”,”niçin”
yankısı olmaz mı hiç kırmızı sitemlerin
sebebi sorulmaz mı tutulan matemlerin
katında anılırım sanırım “melanetle”
ardından son sözlerim “EBEDİ SELAMETLE”
Kayıt Tarihi : 11.2.2015 01:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Lokman Dergisi 2006 yılı şiir birincisi
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!