ne dediğimi bilmiyorum güz kurusu nerdesin
ben ellerimi açtığım sulardan bir elbise giydim
her gün bir bayramı kutluyordu evren içinden
girdim koluna yağmurun kör nemdi bir gözü
içebildiğim kadar su içtimdi gök çeşmesinden
bir yudumunu bile düşürmedimdi, kutsal su
yıl ikibinbeş her su kutsal su diyordu kutsal kitap!
içinizden konuşmayın ah benim cümlelerim...
Yunus’la konuştuk yüzyıllara kazındı dilim
bir derenin kenarına oturduktu dağlarında Türkçenin
ve bizce konuşuyordu akar dere, bakar ağaç, durur ay
otlar, kuşlar, böcekler onların kalp ininde doğası
hepsi duyulduğu gibi konuşuyordu yansıyışın diliyle
bütün kokuları sızarak toprak altından dünyanın
hep bizim dilimiz gibi kokuyordu fevkalade
fevkalade kaç şeye denir bebeciğim söyle...
gözünü yuman çiçeklerin üstüne basmadan hiç
anımsadım bir kez daha insan doğuran kitapları
ne dediğinde duruyordum bir çocuk aklının
uçurtma, kuyruğu iki hece, dondurma, kale taşları
apartman-çocuk, uçurtma-uçak, hoşlanmak-sevmek
yakışmıyor hiçbir yere ah yeni zaman sanrıları
neredesiniz annemin ak sütü gibi oksijen tutulmaları
oksijen sizsiniz desem öper misiniz dudaklarımdan...
Kuşlar gökyüzünün noktalama işaretleri mi ki?
Öldükleri zaman gök imlasız kalıyor bulutlar
böyle kuralsız kalınca yaşamın içinden soluyan gün
bilinmiyor öykünmesi yazgının, bu çağında bilişim var
olsun yüzelim en derinde biz hep gündüz dilimizin
sürünün önü kendi ayaklarıyla ezilecek o zaman
ve avokado yemeden ölmeyecek hiçbir insan
inan! gök dökecektir yeryüzüne bütün gördüklerini
Mutlu AyarKayıt Tarihi : 15.7.2005 13:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
beklemeye değmiş gerçekten..
keyifli bir şiir
TÜM YORUMLAR (5)