Kısa zamancıklarda, uzun yaşanmışcıklar

I

saklandığım andan
bulunduğum ana kadar
durmadan dönen şu devran
öğretmediği ne varsa sordu,
durmadan! /
ne kadar çok bilirsen bil
engelleyemezsin güneşin soğumasını
çalar zillerini ayrılık

mana ve sızlık

II

saklanmak ayıklanmaktır
paslanmış düğümlerden kazınmaktır
paklanmaktır saklanmak /
aklanmaktır, ateşte yanmak
iyi geçmeyen günlere inat
çığırıp hayıflanarak
kaybolmaktır
kendinin bile
kendini bulamayacağı labirentte /

kaybol ve uş

III

geleceğe gidecekken alamadığım biletten
daha fazlasıdır acı çekmek
bir yer ki
baştan başa ben,
bir yer ki,
gidilemeyen
sadece geleni seyreden
direnen
direten
direttikçe
dirhem dirhem
eriyen /

çare ve sizlik

IV

yalnızım tıpkı bir kaktüs gibi
çölde!
kimse ve sizlik içinde
huzurun,
siyahi gölgesinde!
kendinsin sen
kendindesin
yalnızlık senin içinde
yalnız olmak mutlu olmaktır!
çölde olmak değil,
hissetmektir
çölü içinde /

kimse ve sizlik

V

ayırdık yolları /
tam buradan ikiye
biz, hiç birleşmedik ki
başaramadıkça öğrenmeli sevgiyi!
acemi okçunun attığı iki oktuk
aynı yönde
ama
farklı çizgilerde,
birimiz ağaca battık
birimiz yere saplandık
sonra gökyüzüne doğru baktık
sen sağ,
ben selamet
şimdi ne ister bilmem,
buna sevgi demek /

sevgi ve sizlik

VI

Kaçağız,
uzun bir yolculuğun başındayız
kaçınılmaz
artık aynı çizgide
farklı yönlere giden!
arka camdan geriyi seyreden
Geçmişi görmek, acımaktır
Acıtmaktır, gerçeği göstermek!
Bıçak sırtı günlere ramak kala
Nefesini tutmadan
Kalbini bırakmalı boşluğa
yaşamak için
atlamalı /
Uçuruma!

hoşça ve kal