NAMAZ MANZARALARI
Cuma günleri İstanbul’un merkezi camilerini şöyle bir gezelim ve namaz manzaralarını gözlemleyelim. Eyüp Camiinden, Süleymaniye’ye Fatih Camiinden Sultan Ahmet camiine gidip yerinde görelim. Hatta diğer ilçelere gidip görelim. Camiler dolmuş ve insanlar camilerin bahçelerine de sığmamış ve sokaklara taşmıştır. Bu görüntüler milletimizin Cuma namazına ne kadar hassas olduğunu gösterir. Aynı zamanda Cuma namazı Cemaatle kılınması zorunlu bir namaz olduğu için bu zorunluluk milletimizin namaza verdiği önemi ortaya çıkarmaktadır.
Diğer vakit namazlarına da çok önem verilmektedir. Ama diğer namazları cemaatle veya münferit olarak kılınabileceği için o manzaralar çoğu zaman görülmemektedir. Müslümanlar için yeryüzü bir mescit ilan edildiğinden her yerde ibadetlerini yapabilmektedirler.
Dünya üzerinde İslam’ın merkezi olan Beytullah’a doğru bir yolculuk yaparsak, göreceğiz ki, Kâbe’nin en yakınından başlayarak bütün alanları dolmuş ve yine insanlar sokaklara kadar taşmışlardır. Yüz binlerce mümin aynı anda kabenin etrafında saf tutarak, İslam’ın En önemli ibadeti olan Namaz ibadetini dil renk ırk farkı gözetilmeden, yerine getiriyorlar.
İslam’ı kabul etmiş olmanın şuuruyla, yüz binlerce insan huşu içinde namazını kılınmaktadır.
Yüz binlerce insan Namaz vakitlerinde muhteşem bir manzara oluşturmaktadır. Sanki Peygamber efendimiz çağlar ötesinden imamlığa devam ediyor ve Bilal_i Habeşi müezzinliğe devam ediyor da biz bu felaket asrının insanları onları görüyor ve duyuyor gibi onları takipteyiz.
Bizlere ne mutlu ki onları takip etmeye çalışıyoruz. Onların bize açtığı nurlun yollardan ilerliyoruz. Üstad Bediuzzaman Said Nursi’nin tabiriyle, Beş vakit namaz için abdesti ile beraber bir saat yeterlidir. Geriye kalan yirmi üç saat ise şu fani dünyaya fazlasıyla kâfidir.(Daha geniş bilgi için dördüncü söz. bkz.) .
Büyük bir padişah bize yirmi dört altın verse ve bize dese ki bu altınlardan bir adetini sonra yine sana verilmek üzere bana iade et dese bu altınların sahibine birini vermeyi istememek ne büyük divaneliktir. Zira hepsinin sahibi odur. Ve Yine sana verilmek üzere istemektedir.
İşte bir günde bulunan yirmi dört saati veren Allah’tır bir saatini onun yolunda harcayıp diğer yirmi üç saatini dünyaya sarf etsek ne kaybederiz.
İşte bu şekilde düşünenlerde namaz saatlerinde Allah’ın huzuruna koşarak ibadet edip ömür dakikalarını ebedileştirmektedirler. Bu manzaralar melekler tarafından kaydedilmekte ve kurtuluş akçesi olarak kabirde karşımıza çıkacaktır. İnşallah.
Ne mutlu bu manzara içerisindeki bir karede yer alarak ebedi âlemde karanlıklara ışık olacak namazlarını bir sandukça_i uhreviyeye atabilenlere,
Allah’ım bizleri bu ahval üzere yaşayan ve kendinin dost dedikleri kervanına katılanlardan eylesin.
,
Şevki Çiftçi
Sandukça-i uhrevi; Bâzı kimselerin istikbalde karşılaşabilecekleri sıkıntılı durumlarda kullanmak üzere gelirlerini biriktirdikleri yardımlaşma sandığı gibi, insanın başına mutlaka gelecek olan âhiret halleri ve sıkıntıları için mânevî azık hükmünde olan namaz ve sâir ibâdetin yapıldığı yer.
Şevki ÇiftçiKayıt Tarihi : 29.12.2012 18:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!