Düz Yazı. Maddi Zenginleşmenin Tehlikesi ...

MADDİ ZENGİNLEŞMENİN TEHLİKESİ MANEVİ FAKİRLEŞMEK

Yeryüzünde Yaşayan insanların hepsi birbirinden farklı olarak yaratılmış ve değişik kabiliyetlerle donatılmıştır. Bazıları maddi açıdan varlıklı bazıları da manevi açıdan zengindir.

Rabbimiz Allah (c.c) ilmi talep edene, mal mülk ve zenginliği ise dilediğine vereceğini bildiriyor.

Hal böyle iken bundan habersiz maddi zenginliğin sahipleri, zenginliklerini kendinden bilerek, maddi fakirliğin içinde debelenip duruyorlar.

Malı mülkü zenginliği takdir edip veren Allah (c.c) verdiği bu nimetlerle kulunu sınamakta ve mesuliyet yüklemektedir. Verilen zenginliği Rızay-ı ilahi dairesinde kullandığı takdirde onları yüksek mertebelere yükseltiyor.

Fakat kul bu maddi zenginliğini, ancak manevi zenginlikle güçlendirirlerse onun yolunda harcayabilir. Manevi zenginliği elde etmek ancak nefis terbiyesi, nefis tezkiyesi gibi hallerle olur.

Maddi zenginliğe sahip olmak Allah’ın (c.c) en büyük ihsanlarındandır. Zira insanın kafasından geçim derdi maişet derdi istikbal endişesini silip atar. Böylece manevi değerlere doğru yönelmenin önünde hiçbir engel kalmamış olur.

Ama günümüzün maddi zengini fakat manevi fakir kimseler öyle bir hale düşmüşler ki ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlardan daha aciz duruma düşmüşler adeta yardım alacak hale gelmiş gibi anlatırlar kendilerini, servet servet üstüne koydukları halde haline hiç şükretmezler. Hep şekva içindedirler.

Birde parayı kazanan insanlar var ama bunun yanında paranın kazandığı insanlar var. Etrafına karşı öyle haldeler ki bunlar sanki etrafındaki sıralı dağları onlar yarattı, burnundan kıl aldırmazlar. Allah (c.c) insanı onlardan korusun.

Aslında bu tür kişiler zengin değil, zenginlik sadece onların paralarındadır. Gönülleri hep fakirdir, açtır ve muhtaçtır.

Tarihte yaşanıp Kur’anı Kerim’de bahsi geçen Karun hadisesi buna verilecek en güzel örnektir.

Karun ilim ve bilgi sahibi, Musa as. Zamanında yaşamış, o zamanın teknolojik araçlarını çok iyi kullanabilen ve çok zengin olan birisidir. Zenginliğine herkes gıpta ile bakar ve onun yerinde olmak isterdi.

Kendisine verilen servetinden dolayı gururlanıp kibirlenir, bu zenginliği kendi marifeti sayesinde kazandığını iddia eder ve Hz Musa as. Karşı gelirdi.

Bu nedenle bütün servetiyle birlikte yerin dibine geçirilmiştir. Onun yerinde olmak isteyenler, manzara karşısında onun yerinde olmadığına binlerce şükür etmişlerdir.

Karun’un hatası serveti Allah’ın(c.c) verdiğine inanmayıp kendi ilmi kendi marifeti sayesinde kazandığını iddia etmesi, asıl mal mülk vereni, asıl mal mülk sahibini tanımamsıdır.

Hâlbuki bütün şahıslar olsun toplumlar olsun kendine verilen zenginlikler ile gururlanıp kibirlenemezler. Ancak nimeti verene şükretmekle görevlidirler. Buna dikkat edilmediği veya duymazlıktan gelindiği takdirde fertler ve toplumlar çökmeye mahkûmdurlar

Şevki Çiftçi