• Söylenmedik söz verilmedik emek kalmadı.Zamansa zaman, beklemekse beklemek. Elimden geleni ardıma koymadım. Zaman geldi yüzsüzlükle, zaman geldi gurursuzlukla suçladım kendimi. Yine de pes etmedim.
• Kaybedeceğim ne vardı da kaybetmek istemiyordum, onu hiç bilmedim. Yoruluncaya kadar koştum, susuncaya kadar konuştum. Ve gördüm ki karşımda robot soğukluğunda bir varlık. Duygularından söz etsen, donuk bir eda ile 'ee anlat bakalım' diyen buzullardan gelen soğuk hava rüzgarı. İnsanin içini ısıtan tek söz yok. Huzur veren tek kıpırtı yok. Diyalog sıfır.
• Içimdeki o güzelim duygular rüzgara kapılmış gibi uçuyor..Dağılıyor.. Bir telaş tekrar topluyorum. Izin vermiyorum, uçsun gitsin istemiyorum ama karşımdaki canlı öyle böyle ruhsuz değil.. Bütün güzel sözcükler dilimin ucunda kalıyor, tavrı ile itiyor. Yine de söylemeye çalışıyorum biraz çengingen de olsa..Belki içinde varsa bir şey gelir diye dile. Ama nafile tam bir robot.
• Aslında boşa emek biliyorum. Bir duvar ne kadar gelir ki dile..Yarım yamalak söylenmiş güzel bir sözün ardından “kontrol bende” diyen biri ne verirki bir insana. Küsmeler, alınmalar bir anda darılmalar....Ne kadar tahammül edilir ki..Bir güzel sözün arkasından buza dönüşen, o güzel sözü tuzbuz eden biri ne kadar mutlu edebilir ki insanı..
Daha dostum eller ile gezer mi?
Solmuş derler gül benzinin iziği,
Daha dostum eskisinden güzel mi?
O ne dedi, sen ne dedin varıncak?