Duygunun Yükü ve İnsan Olmanın sınırı Şi ...

Filozof Sosyolog
114

ŞİİR


24

TAKİPÇİ


İnsan bazen kendi duygusunun içinde kayboluyor. Kaybolmak bile lüks aslında; çünkü çoğu zaman hissetmek bile cesaret gerektiriyor. Duygu olmayınca insanda eksik kalan tek şey duygu değildir, kendisi de eksilir.
Yine de ilginçtir, hissettiğinde de suçlanır çoğu zaman. Sanki kalbini ortaya koymak, zayıflıkların en büyüğüymüş gibi.

Ben yıllar boyunca duyguların yük olmadığını, tam tersine varlığı anlamlandıran şey olduğunu düşündüm. Ama ne zaman karşılıksız bir his büyür içimde, işte o zaman anlıyorum: Karşılıksızken hissedilen, insana kendini sakınmayı öğretiyor. Hisseden değersiz oluyor. Çünkü toplum, duyguyu değil karşılığını ölçüyor. “Ne hissettin?” diye sormuyor kimse. “Kim hissetti?” ya da “O da hissetti mi?” diye soruyor. Sanki duygunun doğrulanması başkasının elindeymiş gibi.

En çok da erkeklerin duygularına yüklenen anlam düşündürüyor beni. Erkek hissederse o kadın değerleniyor. Kadın, kendi değeriyle değil, birinin ona yönelttiği hisle anlam kazanıyor. Bu, hâlâ aşamadığımız eski bir dünyanın yankısı. Bir kadının duygusu zaten ‘beklenen’, bir erkeğin duygusu ise ‘tehlikeli yakınlık’ gibi görülüyor. Bu yüzden erkek hissetmezse değersizleşiyor kadın; oysa özünde değişen hiçbir şey yok. Değer, varlığın getirdiği anlamdır; başkasının duygusuyla kazanılıp kaybedilen bir şey değil.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta