Ne zaman yüzümü yalnızlığa çevirsem;
O bilindik acılar,
Derinleşiyor içimde.
Ne zaman bize açsam kapılarımı;
Bir hız treninde yüreğimi korkutuyorum.
Karanlıktır kadınlar,
Bazen titrer dudakları,
Issızdır vücutları;
Kayıp olunur.
Yalnızdır şiirleri ve tek kişiliktir oyunları.
Galiba ben de bir kadınım ve dargınım beni kucaklayan limana.
Basittir bir yolculuğu anlatmak;
Beklemeyi anlamaktan.
Yolculukta biraz hüzün vardır;
Biraz da uzaktan uzağa görünen yolcular.
Bu kadar kolay değildir işte beklemek!
Anlaşılmaz bir ağıt önce seyreder seni;
Ağlıyor muyum?
Yok canım onu da nereden çıkardım? Gözüm sulandı sadece!
YALANCI
Nereden çıkardım ağladığı mı?
Koluma damlayan göz yaşlarımdan.
Yazılarımdır kazanan,
Hayatım değil!
Biz haklı da olsak,
Haksız durumuna düşenleriz.
Yakarız tüm gemileri yeri geldiğinde.
Ölüm hiçbir şey ifade etmez.
Yaşıyorsam teker teker değil,
Yitirdiysem hepsini değil,
Yaşıyorsam tanışacağım çok kişi var demektir,
Denizin kumlara çarpışı gibi…
Yaşıyorsam sımsıkı sarılacağım yarınlar var demektir!
Gün yüzüme gülecek gibi…
Önce sevgini sorgulamayı öğrettin bana,
Sonra sevgisizliğinle ilgili hipotezler kurmayı...
Şimdi kanuna dönüştü sensizliğim.
Ya beni çıkar bu kanunundan,
Ya da yeni hipotezler kurdur kanuna dönüştürebiliceğim.
Seni çiseliyor sözcükler şiirime.
Yüzümden ayrılıp,
Kağıtla buluşuyorsun.
Bakamıyorum tekrardan sana,
Aydınlığı toplayıp umutlardan,
Dizelerime işliyorsun.
Evler nar tanesi gibi;
Dağılmış dört bir yana;
Akşamları geziyorlar sokaklarda.
Odalar güneşe düşman olmuş,
Camların önünde durup; almıyorlar onu içeri.
Odalar gölgelerle dolmuş,
Nasıl söndürebilirim içimdeki çocuğun anlamlarını?
Nasıl sokağa korkmadan çıkabilirim?
Bir gökyüzüm var özgürce uçurtma uçurabildiğim,
Sana nasıl verebilirim?
Nereden getirirsin beni kıracak sözleri anlamam?
Sen gülücüklere diz çökmüşsün,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!