Birçok şeyi senden öğrendik; biz o zamanlar, baharı simgeleyen kuşlar gibiydik. Sen böyle adlandırmıştın. Seni ilk kez, önce yazılarını okumuştuk, Sinematek’te üye kartımızı alırken görmüştük. “İshak”ı henüz okumamıştık, o zamanlar utangaç ama cesur ses tonumuz vardı.
Aramızda, yoksul ve kerpiç köy evlerinin kırlangıçları da vardı, bizler, kentlerin yeni yetme horozları gibiydik. Sanki her şeyi biliyorduk. Soruyorduk. Sorduğumuz da hemen hemen hep aynıydı: Çözüm nerede? Ya da: Bir gerçeği saptamakla yetinecek miyiz?
Sizleri, seni kızdırıyorduk. Ne kadar hoşgörülü olursanız olun sizleri kızdırıyorduk, olup olmadık yerde sorduğumuz pervasız ve hep birbirinin benzeri sorularla.
O zamanlar, aramızdaki sınıf farkını kaldırırcasına giyinirdik. Kadife pantolon, kazak, parka ve ayağımızda botlar. Şaşkındık ve siz, sen gözlerimizden okurdunuz bu acemi şaşkınlığı. Bir de aceleciydik. Bir ân önce olsun isterdik. Bir ân önce her türlü sorunu çözmek isterdik.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta