Son günlerde, yoğunluğa dayanıksız olduğum gerçeğine soyundum…Bu arada çok değerli yazılar aldım, sanki bu amacımı tamlamaya birer ışıktı, aydınlatan…
Sadece birini alıyorum, teşekkürümle:
““Aslında gülümseme işareti yerine sanırım üzgünlük işareti yapmam gerekiyordu. Ben (..) yıldan bu yana karaladığım şeylerin şiir olduğuna inanamamış bir insanım.””
Antoloji serüvenimi, hatta hayatı sayfamı da bunun bilincinde olarak, şiir yazamıyorken Şiir eleştirmenliğine(!) soyunduğumu derlemiştim… hatta alt alta düşünce, fikirleri sıralamayla da değerli şairlerin arasına katılmış oldum... Beklentilerimi yönlendirme yolunda bazen hüzünler sardı içimi, bazen hazırlıksız olduğumdan yolumu şaşıdım korkusuyla boğuştum…
Aslında üzgünlük işareti yapmam gerekiyordu, kendimi geliştirirken karşılığında biraz da verebilmeliydim…oysa ben hâlâ alıyorum: sevginizi, anlayışınızı, bilgilerinizi…
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.