üzerine günler aylar yıllar yapışmış
her tarafı yıkık dökük bir duvar sessizliği
yansıyan yüzüme
uygun adımlarla
tırmanıyorum karanlığın buzdan beşiğine
zihnim ahlarla vahlarla dolu
keşkeler ordusu
endişeli zamanların
korkulu düşlerini emiyor gözlerim
bir yanım göçük altında kalmış ihtiyar
bir yanımsa kandırılmayı bekleyen saf çocuk
çıkıyorum merdivenleri ensemde feleğin hoyrat nefesi
adımlarımın çaprazında vesveseli ruhumun
porselen kanatları
beceriksizliğimin
kürek mahkumu kollarım
loft dairelerin taşıyıcı strüktürlerinden
yaprak yaprak dökülüyorum çıplak zeminlere
yalnızlığın embesil ruhu çekiştiriyor saçlarımı
kum tepelerine
önüm akrep ölüsü
arkam çıyan sürüsü
körelmiş içimde zıtlıklar savaşı
ihtiyar yanım saklanmış antik bir dolabın çekmesine
çocuk yanımsa hayali uçurtmaların renkli kuyruğu
uçuşuyorum daldan dala
kısacası
kifayetsizliğin romanını yazıyor kelam
bir sayfasında annesine kavuşan bir çocuğun sevinç çığlıklarını
bir sayfasında ise ölüm marşını ezberleyen bir ihtiyarın
dil dolaşıklığını taşıyor ömrüm
yüzeyi aşınmış duvarlardan
sırrı dökülmüş aynalardan geçiyor yalnızlık
ah!
nasıl geçersen geç nasıl akarsan ak hayat
kızıl gözlerinin şavkında ateş ensemi yakıyor
hep güneş
oy! benim aciz ruhum anlasana
geriye dönüp baktığımda vazgeçemediklerimin gölgesiydi her şey
15032024
Ayşe UçarKayıt Tarihi : 16.3.2024 23:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!