'bizim zamanımızda buralar dutluktu
ve ince bi bele dokunmadan sarılarak
dansederdi genç insanlar'
buraların dutluk olduğu zamanları
seven bi kadındı o
hemcinslerine pek benzemezdi
çay demlemeyi kasa hesabından
sonra öğrenmişti örneğin
onu da öyle ilk seferde değil
ilk önce suyu kaynatmadan demleyip
çiğ içirmişti çayı arkadaşlarına
gerçi severdi arkadaşları onu
ses etmemişlerdi ama
alınca kendi bardağından bi yudum
anlamıştı
ikincisinde suyu fokurdatmıştı
çaydanlık patlayasıya kadar
çabuk öğrenirdi
ama bu seferde az su koyduğundan
çayı yetirememişti
üçüncüsünde layığıyla demlemişti
demlemesine ama
bu ona göre bi iş değildi
buraların dutluk olduğu zamanları severdi
güzel miydi değil miydi düşünmedim hiç
şöyle alıcı gözüyle bakmışlığım yoktur
namaz kılan insanlardan
adem yazmayı öğrendiğim dedem
güzel olmayan kadınlara şiir yazılmaz
derdi demesine de
bunu konuştuğumuz seneler
çirkin kadın, az votka ilişkisinin
bilinmediği senelerdi
buraların dutluk olduğu zamanları dedem de severdi
alı al moru mor bi kadındı o
anası ona hamileyken
çok kiraz yediğinden mi bilinmez
yanakları al aldı
yine de sıvası dökülmüş evlerini
belediyeden aldıkları boyalarla
boyamaya çalışan
gecekondu sahipleri gibi
boyamasını severdi yüzünü
halbuki dudaklarını ısırsa
değme rujların veremeyeceği
kırmızılığa ulaşırdı dudakları ama
o yine de beni dinlemezdi
dedim ya alı al moru mor
bi kadındı o
buraların dutluk olduğu zamanları
ruju, rimeli, boyayı severdi
yalnızlığı sevmezdi hiç
kim bilir belki de
kendiyle baş başa kalmayı sevmezdi
ne vakit yalnız kalacağını anlasa
sağa sola telefonlar ederdi
şu filmi gördün mü derdi ayşe’ye
ayşe filmi görmediyse
gel bize de beraber seyredelim derdi
hep ayşe’nin görmediği filmleri seçerdi
buraların dutluk olduğu zamanları
filmleri, ayşe’yi severdi
spor salonlarından vakit bulduğu vakit
kitap da okumasını severdi
fazlalıklarını eritmek için
gittiğini de nereden çıkardınız canım
formunu korumak için giderdi
hem onlar da fazlalık değildi zaten
kime sorsa onu bu haliyle beğenirdi
çevresindekiler hep pohpohladığından olacak
hiç gerçekleri bilemedi
buraların dutluk olduğu zamanları
formunu korumak için spor salonlarına gitmeyi
ve yazarlardan marquez’i
severdi
hee bi de istanbul’u severdi
hemcinslerinin aksine
onu bi kadın gibi görür
öykünürdü
ona göre istanbul’un
çamlıca'dan üsküdar’a uzanan
lapiska saçları vardı
sağ memesiydi sultanahmet
sol memesi ayasofya
ona sahip olanlar ilk orayı ellediğinden olacak
sancılıydı biraz
ve bi beni vardı sol yanağında
kız kulesi derlerdi insanlar
o en çok orasını sever
ve orasını kıskanırdı
sever, öykünür
ama bi o kadar da kıskanırdı
çehresinde gezinen martıları
simit atarak ayartırdı örneğin
çok kızarsa tükürürdü
yüzüne beşiktaş’tan
buraların dutluk olduğu zamanları
marquez’i, martıları
bi de canına yandımının istanbulu’nu severdi
Kayıt Tarihi : 25.1.2007 23:30:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehme Arslan](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/01/25/dut-var-marquez-var-marti-var-daha-ne-olsun.jpg)
sevgiler Mehme..
TÜM YORUMLAR (2)