‘’‘Haydi bayanlar baylar
yirmi beş kuruşa Amerika’…diye duyulduğu aklımda kalmış.
..……………………...gazetenin manşeti değilmiş sattığı,
………..........…………acaba müzeye mi çağrıymış, bilmiyorum…
‘Ancak sevilmeyen kişiler nefret ederler, nefrete kapılmayın
Özgürlük için savaşır askerler, kölelik uğruna dövüşmeyin
Davranış, düşünce, duygularınıza hükmeden yaban hayvanı mı evcilleştiriyorlar? Yüreğinizde taşıdığınız insan sevgisi var’’’
Diye Charlie Chaplin’in askeri belki uyarmaya:
Bizim Mehmetçiklerimiz var
Gönüllerimizin aşk kokulu gülleri düşünenler arasında
Ve düşünürlerin düşüncelerinde(n) hissiyatıyla soframızda
Sevgimizde, derdimizde, bir yürek olup çağlayanlar
Amerika’da belki Kızılderililer olacaktı
Özlemi duyulan bu güzelliklere bir umuduydu…
Yazılan ‘’‘bayan kristof kolomb’un romanı
‘Bugüne kadar hiç kimse, Amiral bile karşımda
Çırılçıplak dikilmemişti kendi vücudum dışında
Oldukça deneyimsizdim insan çıplaklığı konusunda
Hiç utanmadan, öylece, duruyorlardı…’’’
İnsan çıplaklığına bağdaştırılan hepsi bu mu?
Bu kadar medeniyet açıklarıyla
Ahir zamanda yeni dünya olur mu?
Özgürlüğün ve maceranın tadı coşarken Kovboyların at koşturduğu bir ülkede sorulacak soru o ortamda: Şair Kim di? Olsaydı, derdim ki, bütün şiirler Kızılderililerdi:
‘’‘Kuzeyi güneyi doğusu batısı gök ve yerin
Altısının bir araya geldiği yerde
Oluşan düşüncelerdir bir sabah yıldızı, kalbimizde
Biz hepimiz sabah yıldızıyız, Işığı getirmek hepimizin elinde
Sarı siyah kırmızı beyaz halk dansları
Güneş ay ağaçlar kuşlar kelebekler gökkuşağı gibi
Çemberlerde doğa simgeleyen renklerde
Dört yön dört mevsim dört ırk’’’ diyorlarmış onlar…
Ve bu karanlıklarda…
Yanılmış N.Hikmet üç renkli halklar derken
Belki ‘düşünceler darbesinde’ eksilendi…
Bildiğimiz iç içe olimpiyat halkalarının oluşturduğu dünyayı eline almak denilirken, önemli olan bir araya gelmek deyişiydi.
Geleceğe giden bir yol olmayı sadece
Boğaz köprüsü olmak uluslara, ülkelere
Düşüncenin en güzel ve görkemliğini giyinip
Kuşanırsan sırtarır üstünde…
Halbuki yansımasıydı yüze gönülden bir yüreğin sadece
Uygarlık yaşatabilmeye emeği…
‘’‘Kent zirvesinde özgürlüğe yer yok
Sponsoruna bağımsız yanıtlayabilmekten başka’’’
Hitler’in toplama kampına gönderdiği heyetin tespitleriyle örnekleriydi Dachau. Ey Soykırımlarını sokacak terlik arayanlar, Toplama kampı öncüsü kim diye düşündürüyor…
Avrupa Amerika’nın keşfine erken sevindi diyen
Düşünürlerin düşüncelerinde darbe sesinin
‘’‘Ey her şeyi düşünen darbe kurşunlar sizi bulamayacak. Kırlar geniştir.’’’ Yankısı oldu hayalet dansının uğultusu….
‘’’Geyiklerin boynuzlarını döktükleri Aralık
Mevsimlerden bu aydı…’’’
‘Yeryüzünde Barış. İnsanlarda iyi niyet.’Kiliselerde vaazdı
Kapatıldıktan sonra Kızılderililer…
Ve sonradakiler…ve öncelerden yüklenilen hırs…
Ve o gün başka şeyin de öldüğünü söylerler
‘’‘Kocamışlığımın şu yüksek tepelerinden geriye baktığımda hâlâ o genç gözlerimle görebiliyorum; Yerde boğazlanmış kadın, çocuk birbirleri üzerine yığılı…’’’
Şuna hiç şüphe yoktur ki, gerek Şairler ve gerekse Kızılderililer yüreklerinde taşıdıkları özgürlük tutkularının çıktıkları adalar, adacıklar, kentlerle sınırlı olmadıklarını çok iyi biliyorlar.
Beynimin tepelerinde dolanan akıl yorulabilir, yılabilir ama
Yüreğin sırtı gelmez yere. Dalgaların yegane hakimi, içimde buluşan sükutunun… yolculuk başlamaz yürek çağırmasa…
‘Matematiğin pi sayısı var ama şiirin şi sayısı yoktur’ diye
Yarattığı yüzlerce sayfalık derinliği
Birkaç dizede, şu dizeye kadar soluklu vermesi
Bu dizeden sonrası soluksuz demek için değildi
Bir halkın gerçek yüzü o şiirlerine yansıyan ….
Bir zamanların sarmaşıklar kenti iken İstanbul
O yıllarda özgürce yaşayan Kızılderililer vardı
Şimdi sarmaşıklar yok ve sadece göklerde
Ruhları özgür Kızılderililer gibi duran o nurları var…
Ben ise, gökyüzüne baka baka buradayım
Buradayım, oyunun devamına
Bir kez olmak üzere! gösteri yapalım
Kovboylardan it oğlu it’ler
Yularınız uzamasın dikkat et
Ve şimdi yine efendiliğe dönelim
Beyefendi olduk ve hanımefendi
Sizi eğlendirir, ben de gözetlerim
Acınası halinizden kan ağlayan ne varsa.
10 Ekim 2006
Çocukluğumdan başlayarak kaydettiğim notlardan bugün Türkçe bilgime biraz artılarıyla ve yeni düşüncelerden harmanlayarak düzenlenmiş derlemelerimden bölümler sunmaya ihtiyaç duydum… rahatlamaya sanki bir geçit dönemi yaşamak istiyor gibiyim ve ya hazırlanıyorum… Tırnak işareti içindekiler alıntıdır (üzgünüm, kaynağını hatırlayamıyorum, 70’li ve 80’li yıllarda gözümden kaçmış bu önemlilikler) …
Yalancıktan bir söz veremem ki, bundan sonra yazı veya şiiri kısa olarak düşüneceğim diye kendim emin değilim bundan…daha alıştırma yapıyorum, güzel cümle çalışmasıyla yine de ara sıra, ara veririm buna, şiir gereğine bir huzurlu zamanı bulmayı becerdikçe… Dert hiç olmasın! Henüz vatanım gibi iyiyim... yazı uzun olsa da hem zararı az olur, hem olsun sanki... Olaylar gerçeği hem gerçekten bu kadar az mı ki...
Sevinç KavukKayıt Tarihi : 15.10.2006 13:26:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Sevinç Kavuk](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/10/15/dusunurlerin-dusuncelerinde-n.jpg)
……Beynimin tepelerinde dolanan
……Akıl yorulabilir, yılabilir ama
…....Yüreğin sırtı gelmez yere
……Dalgaların yegane hakimi
……İçimde buluşan sükutunun
dinlendiğim bu düşünceye inzivaya çekilir, okşarım o geçmişin edepsizliğini, edepsizlerini hep gelecekte tanımaya biraz daha güçlüce selamlamaya hazırlarım kendimi, mesela şöyle söylenirim kendimle; ‘’Haa, şu edepsizlik öyle mi? Vaz geç bundan, bu sıkıcı geliyor, hep aynı oyunu oynamaktan bunalmış gibisin, beni de bunaltma , başka oyunun varsa biraz seyrederim, tebessümüyle haşlarım, yani okşarım tabi’’, aynı zamanda hep sürekli o oldukları gibi söylemeye alıştırma yapmayı hiç unutmamayı düşünürüm , böyle kendi kendime söyleşirken
sevgili Şair Mertlerin Efendisi... düşüncelerin bu birikilerini ansıma ile bir taraftan onları okşuyor, diğer taraftan davranışları ayarlamaya kullanmayı alıştırma yapmak için çok sevimli eğlenceler oluyorlar... yorumunuza ve içtenliğinize teşekkürler
sevgiler, saygılar, selamlar
(hem bunu sahur vakti yazdım... hayırlı sahurlar diliyorum müslüman halkların tümüne... özellik ve öncelikle hevesleriyle katılan küçüklerimizin yaşamları boyunca o heyecanlarına aşkları, yaramaz şirinlikleri hiç ama hiç solmasın...
Öncelikle MertlerinEfendisine ve herkese Saygılar
..delilik konusunu es geçtim sanmayın hemen, unuttum sadece... çok sevdiğim ciciliktir bu delilik… onlarla da şöyle söyleşirim:
deliler mi düşünmüş? deliler mi onlarla düşünüyor?
’’soruya soruyla yanıt verme diye itiraz etmezsiniz inşallah! Onlar deli de ben akıllı mıyım yani? böyle düşünürseniz yanılırsınız... sanırım onlar düşündüğü o süreçte deliydi, ben de onlardan sonraki süreci delileşme... zırdeli de benim, evet! ne var bunda? ‘’ gibi, savunmaya böyle güçlüce direniş gibi görüntüsü içinde tatlı bir itirafımdır kendime…
(şakalarla sempatiyi geliştiren bu yorumunuza karşılığı her zaman yazmam ama.... bu ilk ve sondu!
Deliler hep tekrarlar aynı şeyi, zırdeliler de bir kez eser ve geçer, diyerek savunmuş olayım kendimi... ve son olmasına nedeni... )
bu parantez içi, güya esprim olacaktı, ama ne kadar güzel bir örnek oluşturmuş şu aceleci halime, göz kırpayım derken kaş yolmuşum burada… her yoruma böyle insanın kendi sayfasına dalıp da yazması olamayacağını, bunun, bu sempatinin bir istisna olduğunu ne de güzel ağzıma burnuma bulaştırarak becermişim… Bu güzel örnek kalsın burada… Kovboyların da şerif yıldızları var… bu da benim bana haslığımın çiçeklerini sunmaya bir imzası olarak kalsın…
Hepinize yürekten sevgilerim gözümün aydınlıkları olsun… hata ne olursa olsun, önemi olmayacak asla, sevgilerimizi ‘hür ve bağımsız’ duyarlığımızla hep yüreğimizde taşımaya özen ve amaçlarımız olduğuna ‘inancımız’ bu hazinesi olduğu için….
sevgiyle kalın
selamlar
Sponsoruna bağımsız yanıtlayabilmekten başka’
bakın bu dogru.
yalnız bunları hep düşünen delilerrmi düşünmüş .çok şey düşünmüşler. ben baktım olmadı düşünemedim.en iyisi onların düşündüklerini düşüneyim.pardon okuyayım.peki sevinç hanımcım bunları yazarken ne düşündünüz.?
harikasınız tarz degişik ama hep düşündürüyorsunuz.))
saygılar sevgiler hürmetler.
efendim.
Bir tarih dersi ve bir şahser çalışma söylenecekler söylenmiş bize şapka çıkarmak düşer
Bir çok anlam ve mesajı olan bir şiir Sevinç dost Emek ve yüreğinize sağlık diyorumkaleminiz hep yazsın diyorum
www.mazlumzengin.com
TÜM YORUMLAR (4)