Seherin ilk ışıklarına kadar,
Uyusam göğsünde,
Kokunu içime çeksem,
Sarhoş olsam, hiç uyanmasam
Gözümün ucundasın, damlarsa düşersin ey yar..
Tozlu raflarda gizlenmis mısralar bilirim, kilitli kapılar ardinda..
Hüzün dolu yağmurlu gecelerde,
Özlemlere açılan kırık çerçeve aralarinda..
Sevğiye akan yağmur damlası yaşlarla..
Yüreğim garip, suskun gecelerin ayazında üşür kimsesizliğim..
Bir gün bir zalim çıkar,
Elbet seninde yüzüne güler,
Güvenirsin, aldanırsın tatli diline,
Dileğim senide yakar kül eder inşallah..
Sende unutursun elbet kendini
Hiç satmadım yüreğimi,
özüm sözüm birdir benim,
Ara sıra yazımda, kışımda
Çıkmazlara saldın beni..
Yazdığım tüm mısralarda
SEN, karanlık gecelerimin aydınlığı, dökülen yapraklarımın rüzgarı..
SEN, üşüdüğüm zaman güneşim, güneşli havamda gölgem,
Umudum tükendiği anda ortaya çıkan çöllerde bulduğum suyum..
SEN, tekrardan sevmeyi öğreten aşkın tarifsiz olduğunu anlatan...
SEN, kulaklığımı paylaştığım, yüzüne bakmaktan bıkmadığım..
SEN, güvenmeyi öğreten güzelliğinle aklımı alan ..
Sabahı olmayan bi geceye daldı gözlerim,
Mil mi çektin yüreğine, kör olmuş gözlerin,
Hangi ahın kolyesi var, tutmaz ellerin,
Ben toplar giderim, kırdığın dallarımı..
Nakış nakış işlenmiş,
Düğüm içinde düğüm,
Hiç bir cümleye sığmıyor,
İçimdeki hasretin..
Sen dizimdeki yaralardan
Zaman;
Solgun ve gri bir koridordu orada çok üşüdüm..
Ayrı dağın çiçekleriydik aynı yağmurun altında..
Kaybolur gidermiş insan, insanda..
Öyle bir sessizlik çöktü’ki, sessizliğin içinde seslenemiyorum..
Sen duymadın yaralı feryadımı..
Dillerden dökülen sözler yalanmış,
Seviyorum diyen gözler yalanmış,
Tuttuğun eller hepten ziyanmis,
Kayboldu sayende aylar yalanmış..
Dua ettim bütün kalbimle,
Salmışsın yine rüzgara
Savrulur durur tel tel saçların
Sanırsın duvak takmış başına
Dökülür yüzüne tül tül saçların
Kıvrılıp iner boynundan aşağı
Hayırlı olsun