İnternet ile ilk tanıştığım yıl ikibinyedi, antolji.com ile tanışmam da aynı yıla tekabül eder. Bir kaç ay sadece takip edip, şiirlere yorumlar yazmıştım. Daha sonra tüm cesaretimi toplayıp, karaladıklarımı, ilk olarak antolojide paylaşmaya karar vermiştim. Epey zaman geçti üzerinden, yani antoloji günlerimizin üzerinden, tabi o vakitler facebook yoktu, antoloji'de aşağı yukarı yirmibeşbin kişi olurdu..
Şimdi diyeceksiniz ki nereden çıktı antoloji, anto benim ilk göz ağrımdır, yazdıklarımı ilk kez paylaştığım bir edebiyat sitesidir, o sebeple bende ki yeri apayrı. O zamanlar, size yalan gelir, günde en az beşyüz şiir okur, ellisine yorum yazardım. Yazdıklarımla kimse ilgilenmezdi, fakat yorumlarımı takip ederler, bir çoğu yorumları çalardı, pek çok şiirim o yorumlar sayesinde yazılmıştır.
Eski zamana yolculuk gibi bir şey yaptım sayılır, bu gün. O zaman yazdığım, şiirleri, yorumları, şiirlerime yazılan yorumları şöyle bir gözden geçirdim de, ne çok emek harcamışız, ne çok zaman ayırmışız birbirimize. Şimdi ise günde bir şiir bile okumuyoruz neredeyse, ya da ben okumuyorum. Okusam da hissetmiyorum, şiirin içine giremiyorum. Hali ile yorum falan da yazdığım yok. Bir beğeni tuşu icad ettiler, ona basıp geçiyoruz, bir çoğumuz.
Düşünüyorum da aslında üzerinden çok da fazla zaman geçmiş değil, acaba bu kısa süre içinde duygularımızı mı kaybettik? Yoksa artık birbirimize ve şiire ayıracak vaktimiz mi yok? Bunun gibi bir çok soru kafamda takılı kalıyor. Ve verecek cevab bulamıyorum.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta