Zamansız uyandı halkım
Sisli bir dağın koynunda...
Çakallar pusuda, kuzular kurban
Anaların koynunda.
Acımasız bir fırtına esmişti,
Henüz filizlenmiş fidanların üstüne.
Bir taraftan kan,
Bir taraftan irin akarken
Göğsünde Anadolu’mun;
Bir yanda süt,
Bir yanda şarap içiyordu haramiler,
Karanlığın koynunda.
Tekrar çekilmek istenmiş,
Şeyh Bedrettin’ler, Pir Sultan’lar
Bir altı Mayıs sabahı darağaçlarına...
Düşük yapmıştı zaman,
Yarınlarda parıldayacak yıldızlarını.
Bu yüzden geceler zifiri,
Bu yüzden çakallar coşkun.
Zalimler acımasız,
Zalimler zinde
Ve zalimler
Gencecik fidanların izinde...
Denizler durgun,
Nehirler yorgun,
Ve kırılmıştı tüm coşkusu
Saçlarını yıkayan salkım söğütlerin...
Evet, düşük yapmıştı zaman.
Tutamadı doğacak yıldızlarını,
Tutamadı yarınlarını,
Tutamadı halkın umutlarını.
Feryatlar yükseliyordu
Yükseliş Kolejleri’nin sorgu odalarında.
Oysa o gençler;
İnsanın, doğanın ve zamanın
Nasıl işleneceğini öğrenecektiler
Okul sıralarında.
Öğrenmişlerdi de,
Hem öğretmenlerinden de önce.
Bu yüzden isyan ettiler
Ve bu yüzden heder oldular,
İşkence kokan kör zindanlarda...
Kırbaçlanmıştı narin bedenleri,
Zulmün kırbaçları ile.
Ve zamansız yitirmişti çıraklar
Özgür dünyanın ustalarını...
Artık ne Zülfikar’ımız keskin,
Ne Düldül’ümüz hızlı.
Kırılmıştı kanatları halkımın,
Yavrusunu yitirmiş Şahin misali...
Kayıt Tarihi : 23.2.2022 22:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
15 / 09 / 2010

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!