Düşlere bile sığmadı yaşamak
Bölündü uykularım
Düşlere bile sığmadı yaşamak
Düştüm tabutluk ağzına zulmün
Tel örgülere, süngülere takıldı
En güzel yılları ömrün
Kaçamadım duvarlara vuran gölgemden,
Ne zindanlara sığabildim,
Ne çıkabildim taş duvarlardan.
Bölündü uykularım,
Düşlere bile sığmadı yaşamak
Yürüdüm ta orta yerine kavganın
Kavga ki ölümlerle kuşatılmış
Yüreğimde kavga,
Yüreğimde sevda
Yürüdüm içine cinnet pazarlarının
Ne mahkum kimliğine büründüm bunca yıl
Ne yenik düştüm karanlıklara
Ne tabutluklara sığabildim
Ne taş duvarlara
Bölündü uykularım
Düşlere bile sığmadı yaşamak
Düştüm testere ağzına zulmün
Kaçamadım duvarlara vuran gölgemden
Ne mahpushanelere sığabildim,
Ne çıkabildim taş duvarlardan
Oysa pamuktan ellerimle
Eritirdim demirden dağları
İndirirdim gökten güneş ile ayı
Oysa ben
Ne Neron’ dum nede yaktım Roma’ yı
Uyandım dev masallarından
Çanakkale ‘ de bitti Mehmetçik türküsü!
Sakarya ‘da, Dumlupınar’ da demirlendi kahramanlık
Şimdi nasırlı ellerimle demirleri sıkıyorum
İçimde güneş taşımanın yorgunlukları,
İçimde çiçek taşımanın yorgunlukları,
Böylece yürüyorum kıyısına gecenin
İçimde dev dalgaların yorgunlukları
Şimdi eylülleri eksiltmek için günlüğümden
Sabırdan bir gökyüzü çiziyorum kendime
İşte böyle mahpushane
Bölündü uykularım
Düşlere bile sığmadı yaşamak
Ne duvarları yırtabildim bunca yıl
Ne karanlıkları
İçimde güneş taşımanın
Yorgunlukları……………………..
Kayıt Tarihi : 13.7.2006 23:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
zından duvarlarına ölümün soğuk resmi yapıştırıldığı zamanlarda...korku dağlardan aşağı akan bir ırmak gibi üstünüze hörelendiğinde...bir demir, bir duvar, kaçacak bir yer bulamadığınız anda...rüyalarınızda ayağınınızın altından bir iskemle çekilip uyandığınızda.....en azgın timsahlar denizinde etinizden bir parça almak isteyen yaban hayvanlarının içine savunmasız, silahsız düştüğünüz zamanlarda, pimi çekilmiş bir el bombası gibi kendinizi hissedip...düşman üstüne yürüdüğünüzde...çekil yolumdan katil duvar deyip...duvarlara yukardan aşağıya doğru kanli tırnaklarınızla..bir kanlı şiir yazmaya çalıştığı zamanlarda...yine mi gurbetten bir haber var..deyip...gecenin sessizliğini içinize bir sigara dumanı gibi çektiğiniz saatlerde....ölüm, ölüm, ah ey ölüm,,,nerdesin..bire deyip..peşine bir deli tay gibi koştuğunuz zamanlarda...yada herhangi bir zamanda...bir filistin günlgünde...bir ebu garip cezaevinde yatanlara...müslümanca yaşamanın olmadığı bir yerde, müslümanca ölmenin zamanı geldiğinde...vay canına yandığımın dünyası dediginizde...yani,,kısaca..süngülerle girdiler düşlerime, süngülerle çıktılar düşlerimden dediğiniz zamanlarda..yazılan bir şiir....

Sabırdan bir gökyüzü çiziyorum kendime
İşte böyle mahpushane
Bölündü uykularım
Düşlere bile sığmadı yaşamak
Yaşayan ve çeken bilirmiş derdi. Hele ki kutlu dava uğrunda çekilen eziyeti ikiye katlar bu zalimler.
Rabbim bir daha o kara eylülleri yaşatmasın milletimize.
Selam ve dua ile.
Siz bu şiirin manasını açın benim yüreğimde görün.
Çünkü, ben bunu sizinle ta iliklerimde yaşadım yıllarca.
Zaman zaman şiirlerinizi okuyacak ve bazı notlar düşeceğim. Bu notlar Yusufiyenin Yusuf yüzlüleriyle olan mektup ve daha sonrası yüzyüze görüşmelerimizden oluşan anılarım olacak.
Bazı bazı zamana dair yazdığım şiirlerden ekleme yapacağım buraya. Ve İlk defa şiirin hikayesini anlatacağım.
Yazılacak o kadar çok şey var ki şiirden söz etmeye gerek bile yok. Sizin yazdığınız her şey güzeldir benim için.
Yusuf Yüzlü Lütfi (talih hala da yüzünüze gülmüş olmasa da) sizi çok seviyorum.
Zülfikar Yapar Kaleli
Gümüşhane
TÜM YORUMLAR (8)