DÜŞLER YURDU - II
Ne gün akar buzul çağında donan ırmaklar,
Ne gün gelir güneşlerin yetim bıraktığı sevdalar?
Biz sevemedik yaratılanı Yaratan’dan ötürü,
Yunus’un mektebinde diz çöküp okuyamadık aşkın kitabını.
İçimizde bir mahşer kaynar,
Hasretleri ısıtan kardelenler nerede?
Nerede seherlerde muştuyla aşka uyananlar,
Dağ çiçeklerinin bakışlarında sevdayı görenler?
Ceylanların sürmeli gözlerinde Leyla’yı görenler,
Yanaklarında gamzeli tebessümler saklayanlar…
Şafakta gönlünü Leyla’ya kaptıranlar,
Bağrında kar beyazı vefalar saklayanlar…
Nerede mavi gecelerde yıldızlara taç yapan âşıklar,
Leyla’nın, Züleyha’nın yüreğine serinlik bahşedenler?
Söyle, hangi düşen cemrelerle ısıtır,
Yaban gülleriyle üşüyen hasretlerimizi?
Hangi fecrin ışıklarıyla uyanır,
Derin vadilerde uyuyan sevdalar?
Bir rahlenin kucağında terk edilmiş,
Kıpkızıl gelincikler, papatyalar, zambaklar…
Ne zaman kavuşur, zirvelerde kopacak umut pınarları,
Yüreğimizdeki çöl kumu sıcaklığına?
Günübirlik sevdalara takılıp kaldık,
Nadasa bıraktığımız gönlümüze.
Bir Leyla tohumu düşmüyor artık,
Aşk iğnesiyle nakış işlenmiyor düşlerimize.
Bitmeyen özlemlerle büyüttük bağrımızda aşkı,
Büyüsü kaybolmuş sevdaların peşine düştük.
Şimdi gönül kazmasını yüreklere vur ey Ferhat!
Artık seherlerimiz, çiçeklerimiz sevda kokmuyor,
Basit tutkulara takılıp kaldık…
Siyah tüllerin ardında ışığa mahrum kalmış ruhumuz,
Sevgilinin dolunaylı bakışları gönül semamıza akmıyor artık.
Nerede seherlerde yanık namelerle gül hasreti çekenler?
Nerede gül yaprağına kanını veren bülbüller?
Ey kelimelere hapsedilmeyen güzellik,
Şairler, kafiyeler dizsin gül yaprağına…
Düşlerin, merhem yapılıp sürülsün yaralı yüreklere,
Bahar edalı cananlar aşk devşirsin vuslat ırmağına.
Ve uzak çöllerin ateşine saçılan düşleri,
Karıştır yeniden sönük aşklarımızın titrek damarlarına.
Kayıt Tarihi : 10.6.2020 11:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!