Allah bu dünyayı 6 günde yaratmış ben öyle biliyorum. Ama sonra 7 günde insanı insan yapan bir şeyin eksik olduğunu anlamış.Ve her insana bir anahtar vermiş.Yalnız insanlar anahtarın nerde olduğunu,ne işe yaradığını bilmiyorlarmış.Keşfetmeleri gerekiyormuş.Allah her insanın anahtarını kendi ensesine koymuş.Elini ensene attığında şu an bulamaman normal.Çünkü gözlerini kapatman elini kapalı gözlerinle görmeye çalışman ve elinden gelen parlak ışığı görmen gerek.Bundan sonra elini ensene attığında anahtarı alacaksın ve o anahtar kalp ile akıl arasında ki kapalı bir diyar kapısını açıp yok olacak.
İlk girdiğinde biraz şaşıracaksın. Çünkü görüntüler biraz karanlık. Zamanla alışırsın gide gele. Düşler ülkesinin kapısının ne kadar güzel olduğunu görünce ne yapman gerektiğini hemen anlayacaksın zaten. Sihirli fırçan sana doğru gelecek. Ondan sakın korkma onu yalnızca sen görebilir ve kullanabilirsin bu dünya da. Dikkat kapılar açılıyor. Aman tanrım bu ne beyazlık. Bu ışıltı senin kalbinden geliyor. Şimdi fırçanı eline al. Fırçanın üstünde bir yazı var görebiliyor musun.”Sen ne istersen”.canım ablam sen ne istersen şimdi çizebilirsin.Fırçayı elinde tut ve hayal et.Fırça onu çizecektir.Kalbinde ki parlaklık ona can katacaktır.Neyin nerde olduğuna sen karar ver.Nasıl olsa daha iyi olurdu diye korkma.Dene yap beğenmezsen silersin.Sihirli fırçamız onu da siler hiç tasalanma.Dur o zaman,sana yardımcı olayım.Elini korkak alıştırma.İşte böyle.Bak güneş parlak oldu ışıl ışıl.Senin içini ısıtmıyorsa biraz daha kızıl yapalım.Tamam terledin mi.Biraz daha açık olsun.şimdi daha iyi.Şimdi biraz bulut yapalım.Şuraya biraz bulut yapalım.Bulutların neden mavi olmadıkları düşünme.pembe bulutlar daha güzeldir.Madem mavi bir bulut istiyorsun al bakalım mavi bir bulut.Bu bulutçuk biraz duygu yüklenmiş.bak bakalım bu bulutçuğa ne yapacağız.”bulutçuk bulutçuk sen neden mavisin,herkes pembe,sen neden mavisin”.Aman tanrım bulutçuk tutamadı kendini, bizi ıslatıyor.izninle ablacığım sihirli fırçayı biraz alayım.Şuraya bir bank,evet.Şimdi de şuraya dev bir şemsiye,rengârenk.Tamam şimdi ayaklarının altına küçük tuğlacıklardan oluşan bir yol.Bu bizi banka götürecek.”korkma yürü ablacığım bunların hepsi gerçek”.Evet işte bir bankta yan yana oturuyoruz,biraz toprak,biraz hemen büyüyen çimenler,biraz güller koyalım sana benzeyenlerden olsun,sarı,beyaz ve kırmızı,biraz börtü böcek,karşı tarafa biraz ağaç.Toprak kokusunu alabiliyor musun,nereye uçtuğunu bilmeyen kelebekleri görebiliyor musun.Daha sonra buraya hayatının aşkını getirebilirsin.ben izin veriyorum.Sonra ben de hayatımın aşkını çizer senin düşler ülkesine benim düşler ülkesinden misafirliğe geliriz.Benim yumurcaklar biraz yaramazdır.Onlara bir oyun bahçesi yaparsın değil mi.valla yapmasan benim fırçayı alırlar senin düşler ülkeni oyuncaklar ülkesine çevirirler karışmam bak sonra.Ne de olsa babaları kadar zeki anneleri kadar cıvıl cıvıl ve güzel çocuklar onlar.Onlar düşler ülkesinin masumiyetinive daha birçok güzellikleri alan çocuklardır.Tıpkı burada yaşayan herkes gibi.
Ara sırada kendimize sıkılmaz dostlar yaparız.Birlikte oturup huzuru dinleriz.Seni biliyorum yaptığın güzellikleri benimle paylaşırsın ve güzel bahçeni bize gezdirirsin.Çardakta oturur sadece senin bahçeni bile izleyebiliriz bir ömür boyu.Ama ben bahçede ki güzelim meyvelerden kendimi alamam haberin olsun.Biraz oburumdur.Bir şey olmaz demi,sen yeni meyveler yaparsın.Çocuklar için üzgünüm bizim küçük oğlan senin bahçeni ne hale getirmiş.benim kız ve senin kızın iyi anlaşıyorlar değil mi.Ben iyi oyuncak bebek yapmasını bilmiyorum diye seni bana anlattı durdu.Sen neden seda halam kadar güzel bebek yapamıyorsun diye.Bugün ona güzel oyuncak bebekler yapmışsın teşekkür ederim.Bugün çok acayip bir kelebek bizim düşler ülkesine geldi.Süper güzeldi bizim çocuklar gün boyu onu kovalayıp durdu.Onun için,mesajın bize biraz geç ulaştı,üzgünüm. Bizim hanım avuçları ile bir yakaladı.korkma kelebeğine bir zarar gelmedi.Çok beğendi,pikniğe gelince senden tarifini isteyecek sakın verme.Çünkü ben ona 3 öpücük karşılığında daha iyisini yaparım dedim.Oda “seni ukala dedi öpücük möpücük yok sana dedi”.Sanırım biraz duygusal zamanlar geçiriyor.Hep daha fazlasını istiyorsunuz siz kadınlar yok musunuz dün yaşadıklarımızdan bir gün daha istiyor bende çocuklarımızın eğitimini tamamlayım öyle dedim biraz kızdı.Oysa daha dün alp dağlarının eteğine venediği koydum.Yanını da senin bahçen(sadece esinlendim o kadar kızma senin kişi kadar güzel olmadı) , sandalda birlikte, mum ışığı ve çok eskilerden bir beyaz şarap yanında kendi pişirdiğim tavuk salatası var(hanım efendimiz diyetteymiş burası düşler ülkesi dedim dinletemedim eskiden kalma bir alışkanlık olsa gerek bende karışmadım sen benim canımsın onun için çiğ bile yerim tavuk salatasını dedim mucuk mucuk tabi) tabi birlikte çok güzel bir akşam yemeği yedik.Yemekten hemen sonra dans ve hemen ardında gitarımın sesi.Sandalımız biraz geniş :) .Gökyüzü yapmaktan üstüme yoktur bilirsin.Bol yıldızlı bir geceydi.Sürekli yıldızları kaydırıp durdum.Her dileği benden bir öpücük olduğu için sanırım biraz fazla öptüm.Kolay değil Gökte yıldızların yarısını tükettik.Tabi öperken zaman kavramını da unuttuğum için,haliyle biraz çok sevmiş olacak o günü.Neyse çok konuştum galiba sonuç olarak bizi davet etmiş olduğun pikniğe geliyoruz.Sakın şarap yapma,biz getireceğiz.Dünden kalma bir sandık şarap var m.ö 20000 yıllık.tadı çok güzel.Ancak 6 sandık bitirebildik.7 sandığı sana getiriyoruz.Hadi kal sağlıcakla.Tüm düşler senin olsun
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek