Düş... Sürekli yer değiştiren akrep ve yelkovanın dansı...
Hüzün... Savruk bir hayatın içindeki o kangrenli ağrı…
Aşk…Hicranlı yaşanmışlıkların dudağındaki yasak şarkı..
Çığlık... Kumdan sarayını yıkan bir anın düş sarsıntısı...
Yangın düşüne sarılıp yattığımız gün dönümlerinde bir yalnızlık dumanı dalar penceremizden içeri, yanaklarımızdaki kurumuş yaşları silmek için. İç çekişlerimizin perdelerine hicranın kokusu sinmiştir ve avuçlarımızdan siliniverir yaşamın kirli dövmeleri. Unutulmuş karelerde biz hicran tozları saklarız, inadına bir içlenişin sobelenmeleriyle o resimlerden sıcacık bir gülümseme, belki de bir sarılış bekleriz.
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla