Düşle Beni Kadınım
Düşle beni kadınım,
Bir akşamüstü,
Gelincik tarlasına bürünmüşken gökyüzü,
Öylesine kızılca,
Bir serçe sevinciyle,
Bir güvercin umuduyla...
Düşle beni kadınım...
Bekle beni;
Bahar geldiğinde,
Çık bir dağ başına,
Uzan boylu boyunca çayırlara.
Rüzgâr saçlarını okşasın,
Yüzünde güneşin son tebessümü kalsın,
Öylece,
Yaşamın bir kenarında,
Unutulmuş pahasına,
Herkesten, her şeyden uzakta...
Yüreğin çarptığı kadar,
Gözlerinin uzadığı kadar,
Gözlerinin gördüğü kadar düşle beni kadınım...
Bekle beni;
Hasret kaldığın kadar bekle,
Yağmurlarda sırılsıklam olduğun kadar düşle...
Ve bil ki;
Ben de seni,
Bir dalın ucunda titreyen yaprak kadar,
Bir çocuk kalbinin korkusu kadar,
Bir seher yeli kadar derinden özlüyorum.
Düşle beni;
Gecenin sessizliğinde,
Ay ışığının saçlarına dokunduğu o anlarda,
Yıldızların tanıklığında,
Bir dua gibi an beni…
Belki bir nehrin kenarında
Adımı mırıldanır sular,
Belki bir kuş kanadında taşır sesimi rüzgâr,
Belki de bir çiçeğin kalbinde
Senin kokunla birleşirim yeniden...
Unutma,
Beklediğin yerde doğacağız,
Unutma, yaşama birlikte dalacağız.
Bir sabah,
Güneşin kalbine düşen ilk ışıkla
Ellerin ellerimde buluşacak.
Ve o an anlayacağız;
Ne ayrılık kalmış aslında,
Ne mesafe,
Ne zaman...
Sadece sen ve ben kalacağız,
Bir düşün sonsuzluğunda,
Bir kalbin sıcaklığında,
Bir ömrün ötesinde...
Düşle beni kadınım,
Çünkü ben hep oradayım;
Senin yüreğinin tam ortasında
Özgen Öz
Kayıt Tarihi : 13.3.2021 03:35:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir zamanlar, iki ruh birbirini görmeden önce hissetmişti. Ne bir buluşma, ne bir veda... Sadece içsel bir çağrıydı aralarındaki. Biri uzaklarda, göğün kızıllığına sığınmış bir adam, diğeri yeryüzünde, kalbinde baharı bekleyen bir kadındı. Adam, yaşamın yorgunluğunu omzunda taşırken, her akşamüstü gökyüzüne baktığında aynı hissi duyardı: bir yerlerde onu düşleyen bir kalp olmalıydı. Kadın ise, rüzgârın getirdiği kokuda, yağmurun bıraktığı serinlikte hep o sesi işitirdi; adını bilmediği ama varlığını tanıdığı birini... Zaman birbirine karıştığında, biri dağ başlarında yalnız kalmaya alışmıştı, diğeri şehir kalabalıklarında unutulmaya. Ama her ikisi de bir yerlerde, bir düşün içinde, birbirlerini arıyorlardı. Adam bir gün, rüyasında kadını gördü; gelincik tarlasında, kızıl bir akşamüstü... O an anladı ki, beklenilen şey kader değilmiş, ruhun diğer yarısının yankısıymış. İşte o rüyadan sonra yazıldı bu şiir. Bir kadına değil, bir ruha yazıldı. Henüz buluşmamış, ama yüzyıllardır birbirini bekleyen iki yarının hikâyesiydi bu. Adam biliyordu: Belki o kadın bu dünyada bir yerlerdeydi, belki de sadece bir düşte var oluyordu. Ama yine de yazdı: “Bekle beni, düşle beni kadınım…” Çünkü bazı sevgiler yaşanmak için değil, birbirini hatırlamak içindir. Ve o gün bugündür, her bahar geldiğinde, bir kadın dağ başına çıkıp gökyüzüne bakar, bir adam uzaklardan o rüzgârı hisseder. Ve ikisi de bilir: Beklenen yer, zamandan öte bir yerdedir. Orada yeniden doğacaklardır... Bir düşün tam ortasında.




Kutlarım Devrim
.
.
TEBRİKLER...yüreğinizin nefesi sağlık kelâmınızla çağlasın
Eserleriniz güzellikleriyle alkışlansın inşallah.
Yorumunuz güzel olmuş sn şair Devrim KIRNAK kardeşimiz
En derin hürmetlerimle...başarılar dilerim,
Her şey gönlünüzce olsun..esen kalınız her daim
TÜM YORUMLAR (2)