“Sevgili dostum ve ağabeyim Ayhan Sönmez’e sevgilerimle”
Biliyor musun kırık masa, o düşbaz çocuğun düşlerini kimse öpmedi şimdiye kadar ve genç ömrünü birlikte tükettikleri bile anlayamadılar onu senin anladığın kadar.
Göremediler, tıpkı ayağın gibi kırık olan düşlerini. Bilemediler, düşlerinin peşinden gidenlerin aslında acıya gönüllü olduklarını, bilemediler geceleri odasının kapısı örtüldükten sonra aklından neler geçtiğini o düşbaz çocuğun. Tütün yerine tuz bastılar durup durup kanayan yaralarına...
Kenarına ilişip içtiğim iki bardak çaydan çok daha önce tanışıyoruz aslında seninle. Akdeniz’in ilk mavisinden, gümüş renkli balıkları ve suları birbirine karışan Karadeniz’le Marmara’nın kan kardeşi olduğu günden...
Hatırlar mısın savaşlarda ölen ilk çocuğun mezarını beraber kazmıştık seninle. Beraber saklamıştık göz yaşlarımızı gencecik fidanların mezarları başında.
Kırık bacağına bakarken bir kez daha hatırladım hissedebilmenin aslında yaşamaktan da öte olduğunu. Ne duvarları nemden yeşile boyanmış karanlık zindanlarda yattım, ne ense köküme inecek bir copun iğrenç ıslığını bekleyerek sabahladım göz açıp kapar gibi devirdiğim çeyrek asır boyunca. Sessiz ve huzurluydu odam. İstesem bütün dünyayla arama kalın duvarlar örme “hürriyetiyle hürdüm”. Adına hürriyet denilebilseydi eğer sadece kendi kurtuluşumun.
Bizim korkularımız vardı kırık masa. Korkuyorduk “cebinde mezarlıktan alınmış bir avuç toprağı taşımayan insanların cüretinden.” Korkuyorduk, dostun iki dudağı arasından çıkacak bir çift sözden, en çok da çocukların gözlerinden kırık masa, delice korkuyorduk onların gözlerinin içine bakamamaktan.
Bizim düşlerimiz vardı kırık masa, ne vazgeçip ne peşine düşebildiğimiz. Ne zaman bırakıp gitmek istesek bu düş teröristi şehri, annemizin ağlayan gözleri dolanırdı ayaklarımıza.
Bizim düşlerimiz vardı. Onun için bir yanımızın hep kırık dökük olması. Yarına olan sevdamızdan bugünümüzü hoyratça tüketmemiz...
Varsın olsun be güzel dost,
Yaşamaktan da güzel değil mi yine de hayal kurabilmek. Düşlerini yitirenler değil midir daha yaşarken ölüme boyun eğenler. Eğer yaşamak adınaysa bu kavga, güzel şey yenilmek bile.
Ve inatla
“bir gün mutlaka” diyebilmek...
2006
Melih CoşkunKayıt Tarihi : 23.2.2006 01:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Varsın olsun be güzel dost,
Yaşamaktan da güzel değil mi yine de hayal kurabilmek. Düşlerini yitirenler değil midir daha yaşarken ölüme boyun eğenler. Eğer yaşamak adınaysa bu kavga, güzel şey yenilmek bile.
Ve inatla
“bir gün mutlaka” diyebilmek...
evet Bir gün mutlaka en güzel düşleri gerçekleştirebilmek adına yaşamak,yüreğine sağlık,sevgiler...
TÜM YORUMLAR (1)