Gözlerinden balçık akar tüm şafakların
Hiçbir göğüs uymaz ergonomisine sakat kalmış yüreğimin
Ucuz plastik poşetlerde cânım düşler
Keskin dişlerine maruz kalır aç köpeklerin
Her iç çekişte birbirine karıştıkça homurdanan
Bambaşka rüzgarlara ait, apansız gelir keskin kokular
Her dokunuş çıkmaz sokağın o çıkılmadığını gösterir duvarına
Eski zamanlardan iliştirilmiş
Siyah- beyaz bir oyundan kalma, derisi yüzülmüş bir afiş
Dijital ortamlarda sıraya girer gülüşlerim
Ağzımın aslî görevi ancak rötuşlar yapılarak yerine getirilebilir
Alnım hep yukarda, -yanılmayın ha-
İliştiririm saçlarıma gülen bebek tokalarımla
Yerin zalim çekimine dayanır mıydı yoksa?
Bilmem hangi uzak diyarda bekler
Benim için yapılan saray, peri padişahının oğlunca
Bekle, beni bekle göğü yıldız dolu
Şefkat fidelerinin dikilmeye en müsait yeri
Bebeklerin ellerinde çoğalan
Gökkuşakları tek renk
Ülkenin sırça sarayı
Allah’tan ümit kesilmez…
Kayıt Tarihi : 1.11.2008 01:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)