Küçük bir kıyı şeridinde,
Dalgaların kumları öptüğü yerde
Bir iki nefes dinlenmek için oturdum.
Boyaları nasır gibi çatlamış;
Siyahı, griye bulanmış
Yılların yorgunluğunu taşıyan
Köhne bir bankın üzerine....
Sağımda çimenler, üstünde bir kedi
Erguvan kokuları sarmış her yanı.
Güneş papatyalara hayat veriyor.
İhtiyar kedi kelebekleri seyre dalmış.
Gözlerim, durgun sulara uzanıyor
Kirpiklerimden süzülen ılık bir damla
Ve ben seninleyim sevgili...
Sağ elimin üstüyle siliyorum,
Gergin ve ihtiyar yüzümü.
İşaret parmağımda senden bir parça,
Ilık ılık değiyor tırnak uçlarıma
Hüvel Baki diyorum; Hüvel Baki
Ve bir İnşirah düşüyorum yüreğime.
Topluyorum dağılmış bendimi
Besmele ile sarılıyorum sana,
Biliyorum ki sen benimlesin sevgili....
Bir tren sesi yankılanıyor uzaklardan,
Vagonlar toprağı dövercesine,
Yorgun raylar üzerinde geliyor.
Kim bilir hangi umut, hangi acı,
Hangi vagonda yol alıyor.
Siren sesine kapılıyor düşlerim.
Gönlümün garında binbir heyacan
Koşuyorum çıplak ayaklarla
Sanki sen ineceksin ilk vagondan.
Tiz bir martı sesine uyanıyorum
Dalıp gittiğim derin kuyudan.
Zaman suya düşmüş gibi
Güneş mavileri öpüyor.
İlahi bir davet yükseliyor,
Tek şerefeli minareden.
Haydi git sevgili diyorsun; hadi git,
Musallaya düşmeden beden.....
Kul Ersoy
25/11/2020
Kayıt Tarihi : 4.10.2021 13:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!