biliyor musun
kaç kez çıldırmanın eşiğine geldiğimi
kaç kez sabahlara kadar gördüğüm düşleri
biliyor musun tahayyüllü bile ne kadar zordur ayrılığın
tek başına taşıyamadığım yangınlar sönmedi bir türlü
zihnimde kemikleşen musallat fikirler
nereye gitsem ve ne söylesem nafile
biliyor musun kesilmek bilmez kulak çınlamalarını
ince uzun kalp sancılarını
nereden başlayıp nereye gittiklerine dair
benimkisi izah edilemez bir lafazanlık.
yeni bir makus cinnetin içindeyim
bir adı olsa gerek...
şu bir kaç saatlik zaman diliminde
bir bardak su, bir fincan kahve içmek için
sigara tüttürmek, başının ağrısını dindirmek için
hıncahınç eşya ile dolu odalarda
burnunu cama dayayarak dışarıyı
seyrede biliyor musun
sanki üç beş dakikası var
öylesine tuhaf üçüncül bir duygu ki
aşk kadar yıpratıcı, bencil, kaprisli ve kıskanç
biliyor musun senden sonra
henüz hiçbir kimseyle senin gibi konuşmadım
hiçbir kimsemde olmadı senin gibi beni dinleyecek
hiçbir kimseye de anlatmadım
bahçedeki yapayalnız elma ağacını
rüzgarda eğilip kalkan çarpık çurpuk dallarını
uçsuz bucaksız gökyüzünü
ağır ağır inen çok şekilli kar tanelerini
biliyor musun herkesin bir kimsesi var
bir yetim bir öksüz bir sen bırakmışsın ardında
bir mezar kadar yalnız tek başına
henüz doğmamış vakitlerin kokusunu içime çekiyorum
sağdan soldan zıplayan başıbozuk sesleri
gelip gidip arabaların sessizliği bozan gürültülerini
yüzü çizik plağın cızırtılı şarkı nağmesini
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 30.11.2016 00:34:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!