(Justina)
Sarıldı yalnızlığa uzandığı yatakta,
İçini üşütmüştü oda kara kış gibi.
Aklından çıkmayanı olmasaydı uzakta,
Yanında olmayınca her yaşanan "mış" gibi.
Mış gibi olmamalı yaşanır olmalıydı,
Her zerresine kadar onunla dolmalıydı,
Vuslatta nirvanayı beraber bulmalıydı,
Bir olabilir miydi var ile varmış gibi.
Perdenin arasından süzüldü içeriye,
Şaşkınca bakıyordu benzettiği periye,
Bir an ayıramadı düş mü gerçek mi diye,
Kalakaldı öylece sanki korkarmış gibi.
Bir haleydi çehresi odayı aydınlattı,
Adım Justina dedi kendisini tanıttı,
Elmanın bir yarısı olduğunu anlattı,
Bakıyordu Alfred'de boşa bakarmış gibi.
Doğruldu neden sonra, şaşkınlığını atıp,
Getiren tutkusunu kendine hatırlatıp,
İmkansızı mümkünle biribirine katıp,
Uzansa bir hayali sanki tutarmış gibi.
Evet vardı burdaydı ve gerçekti gerçekten,
Üstünde tek kıyafet beyaz tül incecikten,
Dokunsa alev alır tülle ten aynı renkten,
Biran sakınır oldu değse yanarmış gibi.
Kaldırdı gözlerini baktı gülen yüzüne,
Masum gözler çakıldı hayran bakan gözüne,
Her şey her yer yalandı dönmüşlerdi özüne,
Asude bir nehirde öyle akarmış gibi.
Karşı koyamamıştı o davetkar bakışa,
Ellerini tutarak teslim oldu akışa,
Kim bilir bir kabuldü yürekten yakarışa,
Sanki bütün ömrünce buna yakarmış gibi.
Alfred güzelliğine bakmakla doymuyordu,
Justina konuşuyor istiyor duymuyordu,
Aşk sarhoşu olmuştu uyanıp aymıyordu,
Kızgın güneş önünde eriyen karmış gibi.
Yere vurur dünyayı bindirseler sırtına,
Ne tufan nede deprem, ne yangın ne fırtına,
Her şey koca hiçbir şey kim bakardı ardına,
Tinlerinde bir ateş şimşek çakarmış gibi.
Odanın loş ışığı aşıklara yol çizdi,
Bedenler önemsizdi duygular tertemizdi,
İçlerini titreten dokunuş tarifsizdi,
Koruyan duvarları sarssa yıkarmış gibi.
Ne bir vakit sordular, ne vakit sınır koydu,
Suskunluğun sesini çarpan yürekler duydu,
Birbirini bulmuştu işte nirvana buydu,
Yerden yükselir gibi, göğe çıkarmış gibi.
Tutup omuzlarından kaydırdı ellerini,
Kollarından inerek bulmuştu ellerini,
Ayrılmasınlar diye tutuşan ellerini,
Bırakmak istemedi sardı sıkarmış gibi.
Son buluyordu gece ayrılık vakti geldi,
Gidiyordu Justina pencereye yöneldi,
Gitme kal diyemedi aklı buna engeldi,
Kabul etti susmayı doğru kararmış gibi.
Dönüp baktı kendine bu da neydi diyordu,
Ne yaşandı şaşkındı anlam veremiyordu,
Belki düş mü gerçek mi bilmek istemiyordu,
Büyüsü bozulurdu bundan korkarmış gibi.
15.06.2016
Erkan SaltanKayıt Tarihi : 19.1.2017 11:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!