DÜRÜST KALABİLMEK
--İnsanı en güzel suret üzere yaratan Allah, ona güzel ahlak sahibi olabilmenin kurallarını koymuş ve yollarını da öğretmiştir. Tarih süreci içerisinde İlahi Dinler; “İnsan-ı Kamil”, yani en ideal insan tipinin yetişmesini hedeflemiştir. Ancak bazen insan, ille de çirkinleşmek istemiştir. İnsanların yaratıcısını ve yaratılış gayesini bilebilmesi için, elçiler ve kitaplar göndermiştir. Gönderilen bunca Peygamber'e rağmen, insanlık özlenen ideal tipini yetiştirememiş, sürekli haksızlıklar olmuş, kan ve göz yaşları akmıştır. Hatta kendi Peygamberine dahi eziyet ve işkence eden, hatta öldüren kavimler de olmuştur..
--Ancak tarihe mal olmuş, mükemmel(kamil) insan tipi evliyalar da nadiren yetişmiştir. Her şey zıddı ile kaimdir. İyinin karşısında kötü, Meleğin karşısında Şeytan, siyahın karşısında beyaz, acının karşısında tatlı, gecenin karşısında gündüz, sıcağın karşısında soğuk yaratılmıştır. Hakkın karşısında Batıl, haramın karşısında helal konulmuştur. Çünkü kötüler olmadan, iyilerin değerini anlamak mümkün olamazdı. Maalesef günümüzde kötüler çoğaldı, iyiler azaldı. İyileri mum ışığı ile arıyoruz artık.
--Ahlaki değerler zamana ve topluma göre değişir oldu. Ancak yaratıcının mutlak değerleri hiçbir asırda değişmez, onun doğrusu tekdir. Kıvıran biz insanlarız. Yaratıcının ezeli ve ebedi ilminde de bilimin doğrusu tekdir, zamana ve toplumlara göre değişmez. İnsanoğlu kainatın yaratılışından bu yana zaten var olan ilmin kural ve kanunlarını keşfetmekle meşguldür. Elbette ki bulduğu doğrular yaratanın doğruları ile çelişmeyecektir. Çünkü bu düzeni koyan odur. İnsanlar bilim denen bir oyuncakla oyalanıp duruyor, deneme yanılma yolu ile bir şeyler keşfederek mutlu oluyorlar. Yunus'un dediği gibi; “mal da yalan/mülk de yalan/ var biraz da/sen oyalan”
--Her şey zaten yaratanın ilminde vardı. Dini, bilime kapalı veya aykırı imiş gibi göstermek doğru değildir. Dini de, İlmi de yaratan o olduğuna göre, ikisi arasında bir çelişki olabilir mi? Bazı bilim adamları ne kadar inkara kaçmayı denemiş iseler de, meğer bir o kadar yaratıcıya yaklaştıklarını görmüşlerdir. Bir eserin, sahibini inkar etmesi kadar komik bir şey olabilir mi?
--Doğruluğun, dürüstlüğün hakim olduğu çağlarda medeniyetler ve insanlık birazcık rahat ve huzurlu yaşamıştır. Bozulmuşluğun hakim olduğu dönemlerde insanlık, kölelik müessesesi ile tanışmaya başlamıştır. Bu çağlarda bilim de çarpıtılmış, hep güçlü, zayıfı ezmiştir.
--Beyazıt-ı Bestami Hazretlerine sormuşlar; “diğer Şeyhlerin, Mürşidlerin marifetleri ve kerametleri, Mu'cizeleri vardır. Biz senin hiçbir kerametini görmedik? ” diyenlere şöyle cevap vermiş; “En büyük keramet, marifet DÜRÜST KALABİLMEKTİR...” demiştir. Gerçekten de her çağda dürüst kalabilmek çok zordur. Bazen çok sağlam bir insanın işi kırıldığı vakit, çağa ayak uyduramadığından, ayakta kalabilmek için bozulduğunu görmekteyiz. Kendine göre haklı nedenler sıraladığını da görüyoruz. Dürüst insanın bozulması çok tehlikeli olur. Çünkü onu hala dürüst bilenlerin itimadından faydalanarak, çevresini dolandırdığında daha çok zarar verdiğini görmekteyiz. Bozulmuş adamın çevresi zaten onu tanıdığı için, pek zarar veremeyecektir. Ancak o bilinmeyen bir bölgede kısa bir süre avlanabilir.
--Bundan 30-40 sene önce insanın servetinin nereden geldiğine bakılırdı. Ona göre insanlara değer verilirdi. Yani her zengin olana saygı gösterilmezdi., onun servetinin menşeine bakılırdı. Senetsiz-Çeksiz alış verişler olurdu. Yapı Taşı gibi insanlar vardı. Sözü senet olan insanları herkes tanıyordu. Genellikle para ve sermaye dürüst insanların elinde idi.
--Ancak DEMİRELİZM ve ÖZALİZM ile başlayan bozulma sonucu sermaye ve para el değiştirmiştir. İ. İnönü, Menderes, Erbakan ve Ecevit ile ayrı kulvarlarda olmama rağmen, onlar kendilerine varlıklı insanlardan sadık zenginler türettiler. Ancak ÖZAL ve DEMİREL, memleketin züğürt, üçkağıtçı, gayri meşru adamlarından zengin türettiler. Bu nedenle o günden bu güne kadar, sermaye el değiştirdi. Bir zamanlar zengin olup, bu gün fakir düşen NAMUSLU insanlar, yoksulluk içerisinde ÖZAL ve DEMİREL'e RAHMET okuyarak(!) , ne yapacaklarını bilemeden, şaşkın ve ümitsiz bir vaziyette son günlerini beklemektedirler. Bir kısmı ise ölüm gününü beklemeden, intihar yolunu seçmiştir. Her zaman ve her çağda DİK DURMASINI bilen, bir zamanların varlıklı ve onurlu insanları zor duruma düştüklerinde pek fazla yaşayamazlar. Bu gün HELAL KAZANÇın yolları tıkanmış, HARAM KAZANÇın yolları sonuna kadar açık bırakılmıştır. Bu şartlar karşısında hala dürüst kalmaya çalışan bazı insanlar, bu HARAM KAZANÇ yollarına başvurmamak için, inatla direniyorlar, direnirken de kahrından tek tek göçüp gidiyorlar.
--Öyle bozulmuşuz ki; Kasap eti tartarken eksik tartıyor, kıyma ete kıyma ciğer, taşlık katıyor. Fırıncı unun kalitesizinden ekmek yapıyor, ekmeğin gramajından çalıyor. Sütçü, sütün yağını alıyor, ayrıca su katıyor, tereyağına kaynamış patates katıyor. Pekmezci, mayalı pekmeze simit, cıvık pekmeze çay demi katıyor. Baharatçı yaprak bibere bulgur kepeği, toz bibere tuğla tozu kahveye nohut unu katıyor. Yemci, hayvan yemine taş-toprak katıyor. Sebzeci Hormon kullanıyor, ülke insanımızın kanser riskini arttırıyor. Üretici köylü zeytinyağına ayçiçek veya pamuk yağı katıyor. Daha bir çok hile yapan esnaf gurubu sayabiliriz. Sonuç olarak hile yapan ucuz satacağından, hile yapmayanın rekabet şansı ortadan kalkmaktadır.
--Haram-Helal ayırımı yapmayan insanlar bu gün birinci sınıf olmuş, zevkten dört köşe bayram etmekte, altın çağını yaşamaktadırlar. Hele “Sulu kuleciler”, uyuşturucu tacirleri, kumarhane sahipleri, faizci ve tefeciler daha çok para kazanmaktadırlar. Maalesef para onların eline geçmiştir. İnançlı kişiler parasını bankaya koyacak olursa “ aman ha faiz yemiş olursun” diyorlar. Enflasyona karşı parasının değer kaybetmemesi için vade farkı koyacak olsa FAİZ diyorlar. Stokçuluk yapmaya kalksa GÜNAH diyorlar.. Üzümünü Tekel'e verse, Şarap ve Rakı yapımında kullanıldığı için HARAM diyorlar. Böylece dürüst, inancına bağlı yaşamak isteyen insanın hareket alanı kısıtlanmış, adeta eli kolu bağlanmış; “hadi para kazan da, çocuklarını geçindir” diyorlar. Bu adam ne yapsın, hadi sizlere soruyorum? Din Adamları inançlı insanlara kolaylık getirecek çözüm yolları üretmelidirler. Aksi halde inançlı ve dürüst yaşamak isteyen insanlar, ülkesinde üçüncü sınıf insan durumuna düşmek zorundadırlar. Söylemesi bizden...
--Bu durumda KRAVATLI MODERN HIRSIZLAR, işini bilen, akıllı iş adamı sınıfına girmiş bulunmaktadırlar. Bir zamanların dürüst iş adamları da işini bilmeyen, geri zekalı, beceriksiz iş adamı sınıfına girmiş oldular. ÇOK DÜRÜST OLMAK SUÇ OLDU adeta... Roller değişti maalesef... Bu dürüst insanların dayanma güçleri de kalmadı. Kısacası ZAMANA VE BU KALLEŞ ÇAĞA YENİLDİLER. Allah Rahmet eylesin... Amin. Makaleme şu mısralarımla son vermek istiyorum:
“Nesli tükeniyor dürüst insanın...
Rağbet dalkavukun, Turist insanın...
Övgü boynuzlunun, artist insanın...
Şu insanın çirkin yüzü olmasa...”
25.3.2004
Mehmet Demir ATMALI
Gazeteci-Yazar
Gaziantep Kuvva-i Milliye
Derneği 2. Başkanı
Kayıt Tarihi : 18.2.2006 17:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Mehmet Bey;
Dürüst Kalabilmek,çok önemli bir konu yüreğinize,
kaleminize sağlık.
Yorumuma geçmeden önce,şunu belirteyim.
Antoloji sayfası,bu şekilde,makale,hikaye,deneme
türü gibi çalışmaların yayımlanmasına pek uygun değil.
Bu durumu Antoloji yetkililerine ilettim.
Makale,hikaye,öykü,deneme gibi katagoriler oluşturulmalı.İnsan hangi türü okumak istiyorsa ona yönlenmeli.
İnsan bilinç altında şiir okumaya yönlendiği
için,bu şekilde makalalerle karşılaşınca birazda yazıyı uzun görünce,yazıyı okumadan geçebiliyor.
Bence bu düzenleme yapılsa.Okuma,yorum artacaktır.
--Geleyim yorumuma;
Eleştirimin olumlu yönleri:
----------
Makalede geçen fikirlerin birçoğuna katılıyorum.
'Bir eserin, sahibini inkar etmesi kadar komik bir
şey olabilir mi?' Çok doğru.
-Toplumumuzda,çoğunlukla -globelleşmenin
olumsuz etkileri başta olmak üzere-kültürel
yozlaşma yaşanmakta.Değer yargıları olumsuz
yönde ilerlemekte.
-Para çok ön plana çıktı.
Dikkat ettiniz mi,son zamanlarda başbakanlar,
bakanlar hep ekonomiden konuşmaktalar.
Uçaklarda hep iş adamları var.
Paranın çok olduğu alanlara yönelişler var.
Dikkat ettiniz mi,kulüp başkanlıkları felan,
devlet başkanlığı gibi rağbet görmekte.Seçimler,
yönetim kurulları,meclisleri vs vs.
-Sizinde bahsettiğiniz bir çok olumsuz yönleride
düşünerek dersek,'peki çözüm'.
-Popiler,amiyane ifadeyle yazayım.
'Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok.'
Zaten keşfedilmiş.
-Hani siyasilerimiz,muhalefetteyken farklı
konuşur,iktidardayken farklı konuşur.
Peki bu farklı konuşmaları birbirine yaklaştırmak
mümkün değil mi.?
-Zenginlik,ifedesinide sorgulamak gerek.
Neye göre zengin.Zenginlik sadece parayla,
servetlemi olur.Zenginlik sadece maddiyatmıdır.
Zenginlik derken,nedense maneviyat,hep
ıskalanır
Eleştirimin olumsuz yönleri:
----------
Ben tabloyu bu kadar karamsar görmüyorum.
Tamda ah bir Başbakan olsam kısmı;
( Herkes bu tabiri kullanıyor birde ben
kullanayım)
--Ülkenin her türlü sorununu bırakırdım.
Sadece eğitime yönlenirdim.Paraları hep eğitime
kullanırdım.Zaten eğitimli,kaliteli,çalışkan
insanlar,ülkenin her sorununu çözer.
------------------
--Sonuçta çok güzel bir makale.
Kaleminize,yüreğinize sağlık.
Selam ve saygılarımla.=:))))
yaklaşık 6 ay önce tazılmış,elinize sağlık, Ama dikkatinizi çektimi hiç yorum yok konu bu kadar nazik ,ve önemli ama konuya ilgi hemen hiç yok ,sizce neden=)?????Belkide toplumsal bir yaşam sürmediğmizdendir ne dersiniz?????
TÜM YORUMLAR (2)