Bir zamanın içinden geçiyorum,
Neredeyim bilmiyorum.
Saklı bir kent merkezi,metropol ücrası mı,
Bir köy mezraası,bir dağın zirvesi mi?
Yeryüzü,gökyüzü,
Ayaklarımın altından kayıp giden şu durmaya çalıştığım yer hangi cehennem parçası?
Gündüz ise; güneş nerede, kim kapattı kapısını?
Gece ise; ay, yıldızlar nerede, kim topladı cümlesini?
Hiç mi geçmez buralardan yolunu kaybetmiş bir gece kuşu duyurarak sesini?
Bari köşe başından yükselse bir sarhoş narası,
Ya da sessizliği bölüp gelse uzak mahallelerden bir köpek sesi.
Arada bir rüzgar esse, açsa camın perdesini.
Bir işaret, bir kanıt bura neresi?
Kuyu olsa; su olurdu çatlayan dudaklarımı yakan.
Mezarlıksa daha önce ölenler hani?
Beş vakit okunan ezanlar vardı,yoksa minareler yıkıldı mı?
Görünmez bir el uzansa,söküp alsa sol yanımın ağrısını.
Biri dursa baş ucumda,dost most da istemem hani,
İsterse düşman olsun,akıtsın zehrini.
Bir cüce vardı zaman zaman rüyalarıma girip beni korkutan,
Hani yüzünde çiçek bozuğu,teninde gün yanığı...
Ona bile razıyım bu veba bitmez başka türlü!
Başımı alıp omuzlarımdan, dizlerime yatırsam,
Okşasam saçlarımı,teskin edebilir miyim kendimi,
Taşıyabilir miyim ömrümü tek bir takvim yaprağına?
Azrail yoklamasına bile razıyım,
Heybesinde zehirli ekmeğiyle bir derviş çalsa kapımı,
Hilkat garibesi üzerime örtse feracesini,
Karşı kaldırımdan geçerken Gulyabani,
Ayaklarıma dolansın elleri,
Öyle ki korkayım, delireyim hatta
Yeter ki hissedeyim kendimi!
Eğer gece ise; sabaha çok var, belki bin saat,bir asır belki,
Uyumalıyım, uykuda beklemeliyim sabahı.
Gündüz ise; korkuyorum! biri yaksın ışıkları.
Ben kendime sığamazken,hangi zamana sığmışım yada zamansızlığa?
Bir kanıt, bir işaret içinden geçtiğim hangi zaman dilimi?
Vakit ne vakti?
Susmayın tanrı aşkına söyleyin!
Yoksa durdu mu dünyanın saati?
Nimet Öner
Not:Dost Kaleme Teşekkürlerimle;
SABIRDIR ZAMANIN
Gecenin sesiz ve ıssız bir zamnında
Elleri öpülesi annelerimizin
Yatağının tam da başucunda
Gündüz gece bilinmiyorsa
Zamandan o bilinmezlik anında
Duyulsun da
Bir sarhoş narası
Bir köpek havlaması
Veya bir rüzgarın vızıltısı olsun...
Ne bileyim
Mahalenin köşe başında yapılan
Derin uykulardayken herkes
Çifte minareden ezan okunsun
Yeterki kullaklarda bir ses
Yeterki bir titreşim duyulsun
Uyandırsın beni kabuslu rüyamdın
Arındırsın beynimi
Arındırsın işgal eden korkulardan...
İster gece olsun
İstersen bir sabahın şafağı
Vardır her karanlığın bir sabahı
Çekşilse de binbir acı
Bulunur elbette dertlerin bir ilacı
Bak durmadı
Akrebi kovalıyor yelkovanı
Sabırdır zamanın
Durmak bilmeyen tek saatı...
MUZAFFER KALABA
Nimet ÖnerKayıt Tarihi : 12.6.2015 14:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gece, karanlık ve kasvet,üstüne hastalık. Annemin başucunda sabahladığım gecelerden biriydi.Öylece bilinci kapalı bir hal ile uyuyordu.Empati kurdum,sonra bize sunulan nimetlere karşı ne kadar nankör olduğumuzu anladım; bir sivilce veya bir göz seyirmesini bile dert edip güzelliklere gözlerimizi kapattığımızı anladım.Bir dönüm noktası gecesinin kulağıma fısıldadıkları döküldü kalemden. Siz değerli dostlarımla paylaşmak istedim. SAYGILARIMLA
saygılarımla:
rr.akdora
Çalışılmış bir şiir aceleye getirilmemiş ve şairenin düşüncelerini gelin bakalım buraya der gibi irdelemesi gibi ve manidar bir şiir olmuş yürekten kutlarım sizi Nimet hanım
TÜM YORUMLAR (45)