Bir canım var bölünübdü, yarıdı,
Servetinden yağıların yarıdı,
Seferim var, üzüm veten sarıdı,
Yolumdakı meftilleri gır, veten,
Dur ayağa, gurban olum, dur veten!
Men şehidem, ruhum gezer o yerde,
Dözmeyirem yurdum dözen o derde,
Gazılıb da yatmadığım gebirde,
Bir de ölüm, yaşa veten, dur veten,
Dur ayağa, gurban olum, dur veten!
Şehidlerin ganı axan torpağam,
Sen ağacsan, men gurumuş budağam,
Ne ölüyem, ne diriyem, ne sağam,
Hanı bizi oyadası 'sur', veten,
Dur ayağa, gurban olum, dur veten!
Garabağdan yaddaşımda gan galıb,
Şehid olub ruhum, gelbim can galıb,
O da çıxsın sen döndüyün an! Galıb!
Saxlamışam gurban kimi, dur veten,
Dur ayağa, gurban olum, dur veten!
31.07.2008 BAKI
Kayıt Tarihi : 21.6.2010 21:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Dur ayağa, gurban olum, dur veten! İltifat Köçeriye nezire.
Selcan TAŞÇI
20 Ocak 2015 Salı 00:00Çeyrek yüzyıl önce -böyle yazınca sanki bizden çok uzak zamanlardaymış gibi oluyor ama topu topu 25 yıl- şöyle bir sabaha uyandı Bakü:Kesif bir barut kokusu;Ve buram buram kan...Sokaklarda, caddelerde, meydanlarda, kaldırımlarda pelte, pelte...Sanırsın Kazimir Maleviç tablosu şehrin bütün duvarları;Ünlü “Sarı Ev Peyzajı”...Ve fakat bütün renkler kırmızı; kurumamış henüz ki ısıtıyor/ıslatıyor dokunmaya yüreği olan parmakları. Çünkü sergilenen “katliam sanatı(!)”.***Cesetler var; yaşlı mı, kadın mı, erkek mi, çoluk-çocuk mu bakmamış tankları, ezip geçmiş direnen vücutları.Ya ruhları;Bugün bile, gidin bir soluyun “Azatlık Meydanı” nın havasını; dolacaktır içinize, kol geziyor hürriyet ruhu hâlâ Azerbaycan’ın her metrekaresinde.***Bundan çeyrek yüzyıl önce, bir sabah, günlerden 20 Ocak’tı; uyandı Bakü halkı;Dört bir yanları yaralı.Gece onlar bilmeden olağanüstü hal ilan etmişler, onlar bilmeden olağanüstü hali bozanları kurşuna dizmişler, onlar bilmeden tankları, tüfekleriyle “isyan” diye kılıf hazırlayıp işgal etmişler can Azerbaycan’ı;Aslı “kumpas”tı.Tıpkı Anadolu’da Fransız, İngiliz üniformalarının altına sakladıkları gibi, Bakü’de de Rus üniforması altına gizlediler Ermeni mezalimini;Azerbaycan-Ermenistan anlaşmazlığına müdahil olan Rusya’nın, 19 Ocak gecesi Bakü’ye gönderdiği orduda Ermeniydi askerlerin çoğu.“Eksper”i söylüyor;“Özel gaddarlık”.“Cinayet”.Madem isyan, madem ayaklanma niye bastırmaya dönük rastgele ateşten başka, yakın mesafeden gözlerine baka baka, işkenceyle, korktuklarını görmek ister gibi adeta “zevk” le bastılar tetiklere?***Hastaneleri taramışlar, ambulansları;Yani insanlığı!Doktorları öldürmüşler;Ki saramasınlar açtıkları yaraları!Binalarda kurşun izleri, camlar kırık; bir adamın başı düşmüş yanına; sanırsın uykuda. Halbuki otururken vurulmuş evinin salonunda.***Bundan çeyrek yüzyıl önce, “ülkelerin iç işlerine müdahale etmiyoruz” diyerek dünya “film” gibi izledi, kar beyazı Bakü’nün karardığı o günü.100’den fazla ölü, 1000’e yakın yaralı ve yine 1000’e yakın gözaltı;Bir dram başyapıtıydı!Keza “ödül”le de taçlandırıldı;En iyi “senaryo”, “kurgu”, “yapımcı”, “yönetmen”, “efekt” bütün dallarda “Oscar” niyetine “Nobel” verdiler Gorbaçov’a!Tutar da yüzyılın densizliği ile “en iyi dram müziği” derler yine korkuyorum yazmaya ama “Kanlı Yanvar”ın yegane “sanatsal” belgesi, dinmeyen ağıtlar aslında;Ağla...Karanfil ağla...***Bütün içtenliğimle, inanarak yazıyorum; kalbim daralarak da olsa şu notu düşmek zorundayım:Gorbaçov’u o pırıltıyı sahneye çıkarıp da, “barış ödülü” adıyla sicilindeki soykırımları kutsadıkları o an bile, Türkiye Cumhuriyeti’nin zirvesinden Ermenistan’ın tescilli Türk katili başına yollanan “Çanakkale Daveti” kadar incitmemiştir “Şehitler Hıyabanı”nda yatanları!
başarılarınızın devamını diliyorum.
TÜM YORUMLAR (35)