Dünyayı satan'dan berekete yönelen

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Dünyayı satan'dan berekete yönelen

Topal giden sahte duygular, mecmua olarak okunan insanlar;
Talihsizliğe verilen saygı’lar, kaygıyı aşıp sessizce vuruştular.
Kalkan deldiler: Metali, katınca onu taşıyan örümcek ipini
Ve teflonu, iz bırakmadan üzerinden kaydıran teflonu:
….. .. Dünyayı aldılar, dünyayı sattılar!
Kendiliğinden gelişti, ses çıkarmadılar, kiminde, çıkaramadılar.
Ama, hemen hepsinde geçerli olan, kendilerinden verdiler.
Yalan söylemediler; onlar, adı bilinen katiller.
Techno beat’leri endüstrinin nedir ki:
Ata vurur eğer ve yuları da sıkar, rock’n roll’dur.
Sıkar ama; gevşek bıraktığı vakit “Ben sıkmadım” diyemez ki:
Mazeret yoktur. Bir tomar kağıtta, ışık yoksunu bir mum’da yazdılar
En güzel şiirlerin çoğunu, hem müziklerin, ya da resimlerin.
Efsaneler doğruldu, ölüsü bile, dil’i ölürken, antik kelt, canlanan
Budist de değillerdi, mum katarları bile yoktu, romantiktiler:
Yürekleri vardı, tümleşen umutları, [ kötüleri ise çok kötü .. …
Ama düşünen, (yüreğiyle yalan söyleyen:
Yapan hata, suç işlemeyen) kuyuya girer bunu yapan:
İlerler bitmezin-çıkmazı’nda, sarsak bir tuğla bulur labirentte. ]
Önlerinde bulduklarını tüketseler bile, yoktan var edebilen.
Gerçeğin sezgisi, dalavere bilmezi, insan olmak için insanlığı seveni.
Bir amaç yok, bir bilinen yok, bilmek için aramak ise erek;
(Bilmeyi istediğin yerdir zaten senin, senin baktığın yönün tersi.)
Zaten bulunanı fark etmek gerek, kendine umut öğrenmek.
Ve umut içinse: Sevmekse, sevdiği uğraşta didinmek;
Yok yorulmak, arttırmak, devamlı çoğaltmak
Bereketin devamı tohumların önüne set çekmemek
Ve yok etsen de, onun yerine yenisini ama eskisiyle
Tamamlayabilmek (fakat her koşulda ve daha sonra, yenisi ile de.)
Yaratıcı nesiller kor veren, başaktır tohumlardan
Ama hareket etmeye doğmaz mı sanki, bebek?
Gülmeye, oynamaya, koşmaya, karşı durmaya öğrenmeye
Ve ölmeye, yani hayatı yaşamaya …
En güzel çalışır bir karınca, arı işçilik yapar balı var edip
Kraliçe arı’ya sunmakla; çiçek ordadır, kendinden güdümlü:
Her şey kendinden örülü, töreli, ama töre olmamalı da ‘bir kör eli’.
Çiçektir sunan balı, ele geçiren balı arıdır
Fakat kim haklıdır: Odur üretilenin dinamosu.
Arılarla karıncalar fazla mükemmeldir ancak;
Ki bu, ‘hataya yer bırakmayacak-bir durmak bilmeyen salıncak’
Gibi uçar hür, havalarda, atlar koşar,
Özgürlüğü insanoğlu kavrar; Ha! onda da iş bölümü var
Ancak, arı gibi onda üretmekte pek az..
: Kendini bilmek için, kendine bakmak gerek;
Sonra kendinden arttırmak için, uzak belirlemek-
Ondan başka, ilk önce, kimse o yolda gidemedi:
Kıstas aldığı kendisi, o bu yolda, olası yaşayacak -

Nirengi noktası kabul edip de, üçgenlere bölmedi ortamı- atalarını.
Çığırdı, düzdü ağıtlar, post-suratı’nda gülmeyi öğrendi,
Mağralarda kendisini uyuttu ninnilerle.
Sekerek, yeşerdiğinde martılar, değil kıyılarda, okyanus uzaklarında,
Bitiştirilışi mağaraların-bugünümüz’e uzağı kovuğu’nda;
Dağlarda sallandı, uçuştu, göğe baktı, düşündü:
Bağırdı içeriden mağara adamı: “ Keşfettim ateşi! ! ! ”

Not:

15 dize kadar yazmıştım ki, elektrikler kesildi ve bilgisayar aniden çark etti.
Bir 15 dk. Kadar sonra elektrikler yeniden gelince, önceden kaydetmiş olduğum
‘Bu şiirimin ilk altı, yedi dizesini kurtardım’ ve aslında kurtardım demek de yanlış
olur, çünkü ondan sonra pek bir şey yazmamıştım ve aklımda kalmıştı onun çoğu.
Bu şiir böyle başlayan dizelerden oluştu.

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 28.5.2004 10:01:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Akın Akça