haydi, tutuşup el ele
dünyayı güzelleştirmeye koşalım.
yeşil sulu boyalarımız orman,
mavi yağlı boyalarımız deniz olsun.
arasına kuru boya kalemlerimizle
incecik nehirler çizelim
üzerinde ördekler yüzsün.
kırmızı damlı evler
çiçek olup açsın.
bizler gülen yüzlü insanlar olalım.
haydi, tutuşup el ele
dünyayı güzelleştirmeye koşalım.
savaş fotoğraflarının hepsini
okunmayacak kitaplara yapıştıralım.
yağmalar, cinayet ve ihanetler
silinsin sözcüklerden
bütün çirkinlikler.
son dinamitin fitili ateşlensin
yoksullukların dibinde.
bizler güler yüzlü insanlar olalım.
Kayıt Tarihi : 6.2.2007 13:30:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Cevat Çeştepe](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/02/06/dunyayi-guzellestirelim.jpg)
Bu toplumsal içerikli, güzel bir dünya dileyen şiiriniz, en az diğer şiirleriniz kadar çok güzel. Yazıp çizen, düşünen, toplumda sorumluluk görevi olan insanların bir görevi de topluma kalemi ile yön vermektir. Yaşlı ama zor da olsa yaşanır dünyamızı, bir kenarında olan bu emsalsiz, doğal güzellikleri hiç bitmeyen ülkemizi, el birliği ile güzelleştirmek, yaşanır hale getirmek, güzellikler içinde yaşamak ayşe, fatma, ahmet, mehmetin hakkı olduğu kadar sorumlulukları da var. Karınca misali her bireyin bu yangını söndürmeye su taşıması boynunun borcu diye düşünüyorum. Aydın’da, Manisa’da, Sinop’ta, Amasya, Tokat’ta nasıl güllük gülistanlık gibi yaşanıyorsa; Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Cizre’de de yaşanabilmeli. Oralardaki silahlar ömrübillah bir daha çıkmamak üzere toprağa gömülmeli. Cezası olan cezasını, affı olan affını alıp; yaşanır bir hale getirilmelidir. Buralarda seksendokuz günlük bebek kurşunla vurulup ölüyorsa, bunda hepimizin günahı vardır. En çok da oralara bu silahları savaşmak için yığanlarda. Yıllardır yangına ya odun attık, ya da menfaat bekleyip, kazanç sağlamaya çalıştık. Karınca bile olamadık.
Suriye’lilerin, Irak’lıların, Tatar’ların, Kafkasların hepsinin gidip sığınabileceği bir Türkiye’si var. Bizim neremiz var ki? Olursa bir Azerbaycan başka bir yer yok. O da çok zor gözüküyor. Bu yüzden bir an önce ülkemizin her yanını yaşanır bir hale getirmek için çaba sarf etmeliyiz.
Bu güzel şiiriniz bana bu gün, sanki görevimi yapmıyormuşum gibi bir his uyandırdı. Sırtıma kamçı gibi indi. Ben de doğmamış çocuklarımıza borçlu olduğumuz bu yaşlı dünyayı, içerisinde bütün güzelliklerinin olduğu eşsiz yurdumuzu neden sizin dediğiniz gibi daha güzelleştirmiyoruz?
En güzel yaşanır, savaşsız, ölümsüz, günlük güneşlik, karlı yağmurlu, benim ülkem deyip toprağını öpebileceğim, sevgili gibi gözümden sakınacağım bir ülke dileklerimle.
İyi ki bu şiirinizi yazmışsınız.
Nice şiirlerinizi okumak üzere, selam ve saygı sunuyorum. m.e.
muydu? Ve bütün acıları, mutsuzlukları; Top ve tüfeklerin açtığı yaralardan daha derin açılan gönül yaralarını silebilen bir silgim olsaydı...Bu resmi gökyüzüne asabilseydim... Hattâ duvarlara, ağaçlara...O zaman mutlaka teneffüs ettiğimiz hava ve suların tadı da başka olurdu...Ne Olurdu...?
dünyayı güzelleştirmeye koşalım.
savaş fotoğraflarının hepsini
okunmayacak kitaplara yapıştıralım.
yağmalar, cinayet ve ihanetler
silinsin sözcüklerden
bütün çirkinlikler.
son dinamitin fitili ateşlensin
yoksullukların dibinde.
bizler güler yüzlü insanlar olalım.
severek okudum
kutluyorum...
TÜM YORUMLAR (4)