Dünya Serüveni Şiiri - Ömer Yüce

Ömer Yüce
97

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Dünya Serüveni

DÜNYA
SERÜVENİ

“ İnsan “ olma,

hevesiyle çıktığım
bu yolda.

İki bilinmez arası bir
diyardayım;

birine gidemiyorum,
öbürün de kalamıyorum.

Huma kuşu gibi
asılı kaldım göklerde

yanıyorum,
yanıyorum,

küllerimden
doğamıyorum.

Bu dünyada;

ya ben çok eskiyim
ya bu zaman çok yeni.

Bir gün bakıyorum

her yanım
sıcacık bahar

ertesi gün
karakış zemheri.

Simsiyah
kara bulut misali,

doluyum ama
yağamıyorum.

Bir rüzgar bekliyorum senden
ne zamandır esmiyor.

Kaç gönüle döktüm içimi
senin gibi kesmiyor.

Şu üç günlük dünyada
tüm ümidimi sana

bağladım.

Kırk kapıya eşik oldum.
Kırk sabır taşına ağladım.

Bütün,
bu hengamede

en iyi sen anlarsın
diye beni;

derleyip toplayıp
hayra yorduğum

düşleri,

her şeyi terk ederek,
her şeyi göze alarak,

yaktığım gemiler de
ben de yanarak,

canımı dişime takarak
sana geldim.

Yol uzun,
ben yorgun,

zaman az,
vakit dar.

Sana
anlatacak dertlerim,

emanet edecek
sırlarım var.

Bu;

ne kurşun,
ne hançer,

ne gönül yarası.

Tarifsiz bir sızı içimde
anlatayım da,

aklansın ruhumun
karası.

Bana
bir çay koy
kendi ellerinle

dilim sussun,
yüreğim konuşsun

sen dinle.

Sonra;
derin derin bak gözlerime

merhametli
bir gözle,

temiz bir sayfa aç
gönlümde

iki çift tatlı
sözle.

Usul usul öğret bana
sevilmeden sevmeyi.

Gönlüm incinirken
yüzüme, gülmeyi.

Ben yönünü şaşırmış
bir hûma kuşuyum göklerde.

Bir kanadım dünya,
bir kanadım ahret

Bana küllerimden
doğmayı değil;

“ kul “ olarak göçmeyi
öğret.

Öyüce

Ömer Yüce
Kayıt Tarihi : 5.5.2025 19:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!